2025-03-11 12:32:33

Kadın Yaşam Özgürlük!

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com 11 Mart 2025, 12:32

İran’da, sosyal yaşamın içinde etkin yer almak isteyen kadınların “Kadın Yaşam Özgürlük” şiarı, dünyaya yayıldı. Artık her yerde, her kadın bu şiarı haykırıyor.

Haksızlar mı? Hayır! Yaşamın ağır yükünü çeken kadınlar, üretim sektörünün de, hizmet sektörünün de düzgün, düzenli ve daha verimli olması için çalışıyor. Her ne kadar geleneksel yapıda, şairin şiirce söylediği gibi “sofradaki yeri öküzümüzden sonra gelen” kadın artık yere daha sağlam basıyor, daha dik duruyor, daha bir sahipleniyor işleri… En “erkek egemen” sektörde bile kadının giderek daha çok yer aldığını görüyoruz. Kimse de “elinin hamuruyla…” gibi aşırı cinsiyetçi, ötekileştiren hatta aşağılayan cümleyi kurmuyor. 

Daha titiz, daha dikkatli, daha akılcı olduklarını hepimiz kabul ediyoruz. Tabii ki, yine de eskiden gelen o köhne düşüncelerin sürdüğünü üzülerek görüyoruz, ancak giderek azalması sevindirici.

Amerika’da, 8 saat mesai haklarını almak için ayaklanan kadınlar, polis tarafından öldürülmüş ve bu da 1909’da, 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak kabul edilmişti. Her ülkede, her şehirde, her işyerinde, her okulda, her evde kutlanıyor. Çocuklar, okuldan eve, annelerinin 8 Mart Gününü kutlayarak geliyor. Anneler şaşırsa da bu duruma, gözlerinin içinin gülmesi, ne kadar duygulandıklarının da kanıtı. 

Anayasada kadın erkek eşittir yazılmış olsa da kadınlar için eğitime ve istihdama erişmede zorluk hâlâ devam ediyor, yüzüncü yılını kutladığımız Cumhuriyet döneminde. Yirmi birinci yüzyılın ilk çeyreğini geçirdik, ama ülkemizde kadınlar hâlâ en yakınları tarafından öldürülüyor, hem de acımasızca çocuklarının gözleri önünde. Araştırmalara göre kadınların yüzde 52 ile yüzde 66'sı sözel şiddete, yüzde 15 ile yüzde 65’i fiziksel şiddete, yüzde 24 ile yüzde 55’i psikolojik şiddete, yüzde 13,5 ile yüzde 19,3’ü ekonomik şiddete, yüzde 6,3 ile yüzde 15’i cinsel şiddete maruz kalıyor. Kadınları en çok ilişki içerisinde (eşi, nişanlısı, hayat arkadaşı, oğlu, babası) öldürüyor. İnsan sevdiği birini öldürebilir mi? Savunmaları öyle ama “seviyordum Hâkim Bey” ya da “Hâkime Hanım”. Bu çağdışı anlayışı yenmemiz gerekiyor.

Erkek egemen sektör olsa da…
…daha düne kadar otobüs, ağır ticari araç, belediye otobüsü, TIR sürücüsü olmak erkek işiydi. Bugün, kadınların bu meslekte nasıl başarılı olduğunu görüyoruz. Kadınlar girince sektöre, konuşmalardan duruş oturuşlara kadar birçok şey düzeldi. Hatta hostes varsa otobüste, sürücüler küfretmekten kaçındıklarını söylediler, birçok kez röportajlarda.

Karayoluyla yolcu taşımacılığı firma yöneticileri, kadın sürücüler nedeniyle yolcu artışını gözlediklerini söylüyor. Kadın sürücülerin yolcu ilişkilerinden güvenli sürüşe, hatta tasarruflu sürüşe kadar ne denli yararlı olduğunu göğsünü gere gere söyleyen firma yöneticileri artıyor.

Tabii, aile firmaları bile artık babadan oğula değil babadan kızına geçiyor.

Şimdi kadınların bir adım daha atmaları gerekiyor. Yolcu taşımacılığı alanında, hemen her kentte bir, hatta birden çok dernek var, ülke çapında federasyonlar da kurulu. Kadınlar bu tür örgütlenmelerin yönetiminde de yer almalı. Dernekler de, federatif yapılar da erkek egemenliğinden kurtarılmalı. Belki de sektör ancak o zaman sorunlarının çözümü için somut adımlar atacak. Sorunların sektörel alandaki çözümü hayata da yansıyacaktır. ■