“Otobüsçünün kafası karışık” başlıklı geçen haftaki yazımda, otobüsçünün gündemine ilişkin çelişkili ifadelere yer verip düşüncelerimi açıkladım. Yazımın son paragrafında ise Diyarbakır toplantısına ve sektörel faaliyetlere ilişkin genel bir değerlendirmede bulundum. Tekrarlıyorum: “Bakalım Diyarbakır toplantısından farklı bir sonuç çıkacak mı? Ben sanmıyorum. Şunları, şunları yapmamız lazım, yapacağız diyerek arkası gelmeyebilir. Bir de kışın karda toplantı güzel olur, ilkbaharda çiçekler açınca toplantıya doyulmaz. Bazılarının toplantı yapma ve örgüt kurma arzuları hep vardır ve bunlardan sorunların çözümüne sıra gelmeyebilir.”
Ne olmuş?
Gazetelerde toplantının geneline ilişkin ifadeler yer alıyor. Pek yanılmadığımı görüyorum. Eğer “istim arkadan gelsin” deyip önemli ve yararlı görüşmeleri ve kararları bu haftaya bırakmadılarsa klasik toplantılardan biri olmuş demektir.
Ne yapılmayacakmış?
Diyarbakır’da en çok kamyoncu eylemi konuşulmuş olmalı ki, gazetelere en çok bu yansımış. Bu konu niye konuşuldu acaba? Birinci ihtimal, “bunu yapanlar kötü çocuk, biz cici çocuğuz, öyle yapmayız…” deyip bir yerlere mesaj vermek olabilir. İkincisiyse, “şimdilik bu yollara gitmiyoruz, ama gerekirse gideriz” diye aba altından sopa göstermek olabilir.
Sorunlar ne?
Benim toplantılardan ilk beklentim, somut sorunların belirlenmesidir. ‘İşler kötü, para kazanamıyoruz’un ötesinde işlerin kötü olmasının nedenleri sıralanmalı. Yolcu az, fiyatlar düşük, maliyetler yüksek, bilinçsiz rekabet var, diğer modların rekabeti var, çok kaza oluyor ve tazminat ödüyoruz, mevzuat şunları engelliyor, şu fırsatları vermiyor, nitelikli sürücü yok, iyi araç yok, araç fiyatları yüksek… gibi.
Çözümler ne?
İkinci aşamada bu sorunların çözümleri bulunmalı. Örneğin maliyetler niye yüksek diye sorulduğunda hangi cevaplar alınıyor? Personel maaşları, vergiler, akaryakıt-otobüs-lastik-sigorta fiyatları vs. Bütün sorunların çözümlerinden oluşan uzun bir liste doğabilir. Sıra bunların elenmesine, azaltılmasına gelecektir.
Eleme anlayışları
Önce birbiriyle çelişen çözümler hakkında karar vermek gerekir. Maliyetlerin yüksekliği içinde otobüslerin fiyatının fazlalığı yer alırken otobüs çokluğu ve kapasite fazlalığı için de kolay/ucuz otobüs alımı varsa hangisinin doğru veya önemli olduğuna karar verilmeli. İkinci olarak, özellikle maliyet kaynaklı sorunlar içerisinde serbest piyasanın olup olmadığına bakacaksınız. Serbest piyasaya göre rekabet oluşmuşsa, ithalat yolu açıksa bunun sonuçlarına razı olacaksınız. Serbest piyasayı kötüleyerek bir yere varamayacağınızı bileceksiniz.
Kendi sorumluluklarınızı bilin
Sorunların bir kısmı firmaların veya tüm otobüsçülerin yanlışlarından olabilir. Bunu kabul edip söylediğinizde alkış almayabilirsiniz, ama olsun. Kapasite arttırırken, firma kurarken, sefer planlarken, fiyat belirlerken sorumluluğunuzu bilin. Kaza tazminatları yüksekse, tazminatlara sınır getirmekle, hukuk düzenini değiştirmekle çözemeyeceğinizi bilin. Ya taşıma güvenliğinizi arttırın ya da zorunluların ötesinde ihtiyari sigorta yaptırın vs. Siz otobüsçüleri veya bunların sivil toplum örgütlerini (birleşmekten gayrı) suçlayan, göreve davet eden çözüm önerisi görüyor musunuz? Ben görmüyorum da…
Çözümleri hayata geçirmek
Sonuçta uygulanması mümkün olan çözümlerin listesi elde edilecek. Bir grubu sektörün yapacakları, diğer grubu da merkezi ve yerel yönetimlerin yapacakları olabilir. Sıra bunların nasıl başarılacağında… Burada da nelerin yapılmayacağı değil, neler yapılacağı önemlidir. “Biz kamyoncular gibi eylem yapmayız” demek iyi güzel de, çözümleri nasıl sağlayacağınız daha önemli.
İşbirliği gerekebilir
Akaryakıtın pahalı oluşu gerçek ama tüm akaryakıt fiyatlarının düşürülmesini sağlamak mümkün değil. Ya vazgeçeceksiniz ya da olabilir çözümler isteyeceksiniz. Bir de aynı sorundan mustarip olan müttefikler bulup birlikte hareket edeceksiniz. Örneğin akaryakıtta kısa mesafeli taşımacılar, kentiçi taşımacılar, özellikle de belediyeler çok önemli. Gerekçeniz de toplu taşıma olmalı.
Konfederasyon kurulacakmış
Diyarbakır’da konfederasyon kurulması konuşulmuş. Mevcutlar neyi başardı ki yenisi kurulsun? Federasyon, Sektör Meclisi dendi ve kuruldu da neler çözüldü? Tabii, toplantı yapmanın ötesinde. Şimdi de tek federasyonda birleşmek yerine daha çok federasyon kurup konfederasyon oluşturulacakmış. Neyi bununla çözeceksiniz ki? Efendim, Bakanlık “birlik olun, gelin” demişmiş. Bu ‘konfederasyon kurun’ demek değil, ‘hepiniz aynı çözümde anlaşın, aynı şeyi isteyin’ demek. Yoksa daha çok örgüt kurulur. Bilmem, konfederasyondan sonra üst örgüt olarak ne kurulacak? Sıra ona gelebilir de… Bilin ki federasyon veya konfederasyon da olsa statüsü dernektir. Kanunla kurulu üst statüde Oda olsa, neyi, nasıl çözeceksiniz? Bu Oda tüm yolcu taşımacıları kapsasa ağırlık ve yönetim kentiçinde olur, otobüsçüler beğenmez. Onlara ayrı bir Oda kursanız, ağırlık ve yönetim tarifesiz turizm taşımacılarında olur, tarifeliler yine beğenmez. Tarifelilere ayrı kursanız, her bölgeye veya şehre ayrı Oda isterler, merkezde federasyon, konfederasyon. Bir türlü sorunların çözümüne sıra yine gelmez. ■