Dünyadaki otomobil pazarı mücadelesinde geriden gelse de, büyük bir atılımla öne geçen Japonların yaptıkları hepimize ders olacak.
OSD (Otomotiv Sanayii Derneği), 1991 yılında yayımladığı “Dünyayı Değiştiren Makine” ile, aslında karayoluyla yolcu taşımacılığı sektörüne doğrudan değil gibi görünse de içeriden bir rehberlik yapıyor.
Bu kitabı, bir arkadaşımla tartışırken öğrendim; onda varmış, ödünç aldım, okuyorum. Sizlere de aktaracağım çok şey olduğuna inanıyorum.
Biri sanayi, yani üretim, diğeri hizmet sektörü diye düşünmemek gerekir; hayatın içinde her şey birbiriyle bağlantılıdır, tabii ki istenirse.
Biz, buna diyalektik diyoruz. Kelebek etkisi dedikleri de bundan farklı değil.
Kitabın ana konusu yalın üretim. Yalın üretim, seri üretimin bir adım ilerisi… Toplam kalite diyebileceğimiz bu felsefeyi hayata geçirmediğimiz, kendi işimize uyarlamadığımız sürece başkalarına bağımlılıktan kurtulamayız.
Otobüsçülerin her ilde bir derneği, her derneğin bağlı olduğu bir federasyonu var. Otobüsçüler de hemen her kentin önde gelen işadamları...
“Dünyayı Değiştiren Makina”, hemen başında, “otomobilin geleceği” konusunda, ilk cümle, egzoz gazları nedeniyle oluşan sera etkisiyle başlıyor. Demek ki, önce sınırlarımızı çizeceğiz, neyi ne kadar ve niye yapabileceğimizi belirleyeceğiz. Gerekirse sınırları genişletmenin yolunu arayacağız.
Bu ne demek? Bir il veya ilçenin kışın İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlere, yazın da ağırlıklı tatil yörelerine açtığı hatları ince eleyip sık dokuyarak oluşturacağız. Hele bu pahalılıkta, yolcunun geçim sıkıntısı çektiği böylesi koşullarda ileriyi görmek bir zorunluluk. Rakipler var, transit geçen firmalar var, büyük şehirlerden aktarma imkanı var, tren ve uçak gibi dış etkenler var… Hepsini bir arada düşünmek, birine uyanın diğerine uymayacağını da göz önüne alarak kararlı ve dik durmak gerekir.
Kolay değil, önemli bir karar arifesindesiniz. Rehberiniz “Dünyayı Değiştiren Makina” olmalı.
Ben kitabı, dikkatle, ilgili cümlelerin altını çize çize okuyacak, sizlerle de paylaşacağım. Çok yararı olacağına inanıyorum.
Tabii, bu arada OSD’nin de önünde bir görev var: Baskısı kalmayan bu kitabı yeniden basmalı ve dağıtmalı. Otobüsçüler de (yaşlıların ne denli tutucu olduğunu biliyoruz, ama görev üstlenen genç kuşağın) edinip okumalı ve hayata uyarlamalı. ■