Yaz sezonu otobüsçülerin adeta para kazanma bayramıdır. Tarifeli, tarifesiz, yurtiçi, yurtdışı tüm otobüsçüler yaz sezonunda iyi iş yapar, para kazanır ve mutlu olurlar. Bayram ve yarıyıl tatilleri de buna ilave can suyu gibidir. Böyle günlerde gazete için haber ve köşe yazısı için konu bulmak ve dolu dolu bir gazete çıkarmak zor olurdu. Hatta işleri iyi giden otobüsçüler de işlerini bırakıp tatil yapmaya giderlerdi. Sadece ara sıra çıkan problemlerde sesleri çıkardı. Ancak şimdi böyle değil.
Turizm ve taşımacılık en kötü etkilenen sektörler
Koronavirüs salgını her şeyi tepetaklak etti. Bundan hemen hepimiz etkilendik ve etkilenmeye de devam ediyoruz. Tabii, olumsuz bir etki bu, endüstri, turizm, ticaret, taşımacılık tümüyle olumsuz olarak etkilendi. Bazıları, gelişen şartlarda, tekrar normal ticari hayatlarına dönmeye çalıştılar, ancak bazıları hala normal işlerine ve işleyişlerine dönemediler. Turizm ve taşımacılık da şu anda bundan en kötü etkilenen sektörler arasında yer alıyor. Bunun ne kadar süreceği de henüz belli değil. Üstelik bu sene 30 Ağustos ve Kurban Bayramı gibi tatiller de pek iyi gelmiyor, bir hareketlilik yaratacak gibi görünmüyor. Okulların geç açılması, 29 Ekim tatilinin hafta sonu ile birleştirilmesi gibi küçük olasılıklar düşünülebilir.
Yüzde 50 konusu
Bilindiği gibi otobüsler ve trenler yüzde 50 kapasite ile yolcu taşıyabiliyorlar. Havayolu, denizyolu ve şehiriçinde bu yok. Geçen yazılarımda belirttiğim gibi bazı hatlarda mevcut yüzde 50 doluluk bile sağlanamıyor. Ama yine de bu önemli. Zira bu benim gözümde bir ayrımcılık ve ben buna karşı çıkmaya devam ediyorum. Umarım yakın bir zamanda işler biraz değişir de bu da ortadan kalkar ve eşitlik sağlanır.
Yurtdışı taşımalar
Yaz aylarında tüm modların yurtdışı yolcu taşımaları da artar. Ancak bu bir ülkenin kararı ile olabilen bir şey değil, karşılıklılık ilkesi ile yapılabilir. Bunun için de iki tarafın sınırlarını karşı tarafın yolcularına, taşıtlarına açması gerekir. Bizim, İran hariç tüm çevre ülkelere kendi alanımızı açtığımızı öğreniyoruz. Ancak karşı taraf açmadığı için bunun pek bir faydası olmuyor. Dolayısıyla bu işlerin bir süre daha iyileşmeme tehlikesi var. 15 Temmuz civarında bir gözden geçirme olabilirse iyi olabilir. 30 Temmuz’dan sonraya kalacak iyileştirmeler artık sezonun kaybedilmişliği içinde pek önemli faydalar sağlamayacaktır. Bu bakımdan Temmuz ayında bir iyileşme olması önemli görülüyor. Ancak yabancıların ve bizim de bazı kriterlerimiz var. Vaka sayılarının istenilen seviyelere düşmemesi, hatta zaman zaman olumsuz yönde sıçramalar yapması bu yöndeki ümitlerimizi kırıyor. Başkalarından olumlu tavır beklemek zor oluyor.
Bulgaristan taşımaları
Bulgaristan da bize sınırlarını açmış değil, Avrupa Birliği üyesi olarak tek başına karar vermesi de söz konusu değil. Ancak Bulgaristan ve Türkiye’deki iki ülke pasaportunu veya hüviyetini taşıyan, ikisinde de ikamet etme izni bulunan insanlar seyahatlerini yapabiliyor. Bunlar adeta normal zamandaki gibi sürüyor. Kapasite düşük de olsa bu taşımaların yapıldığını görüyoruz. Hem Bulgaristan hem de Türk plakalı taşıtlar bu seferleri yapabiliyor. Ancak Türk plakalı taşıtlara yüzde 50 kuralı uygulanırken, Bulgaristan plakalı taşıtlar bu kurala tabi değil. Daha önce de sözünü ettiğim gibi bu önemli bir taşıma miktarı değil, yüzde 50 doluluğu bile sağlamak zor, ancak mühim olan eşitliğin olmaması. Bu yönüyle eşitliğin sağlanması gerekir. Eğer eşitlik sağlanamazsa gelecekte başka ülkelerle taşımalarda da benzer sorunlar yaşayabiliriz.
Yolcu sağlığı
Hepimiz devletin bize verdiği sağlık güvencesine sahibiz. Ayrıca imkanı olanlar ek özel sağlık sigortası da yaptırabiliyorlar. Ancak yurtdışı bir ülkeye gittiğimizde, bunlar bize sigorta güvencesi sağlamıyor. Bu nedenle gitmeden önce olası risklere karşı kendimize o gideceğimiz ülkede geçerli sağlık sigortası yaptırıyoruz. Hatta çoğu zaman bu zorunlu oluyor. Peki, koronada durum ne? Korona bir salgın. Bu salgın özel sigortaların dahi kapsamına çoğunlukla girmiyor. Miktarı belli olmayan bir riski sigorta şirketleri almıyor. Bu nedenle bunlara özel çözümler gerekiyor. Bizim karşı ülkelere gitmemiz halinde bunları yaşayabileceğimiz gibi bizim ülkemize gelecek yabancılar da bu sorunları yaşayabilirler. Hatta bu sorunlardan ülkemiz de olumsuz yönde etkilenebilir, bunların mutlaka dikkate alınıp açıkça davranış şekillerinin belirtilmesi ve çözümlerinin ortaya konulması gerekiyor.
İBB’den örnek davranış
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin İstanbul Otogarı’ndan yapılacak taşımalarda otobüsçüden çıkış ücreti almayacağı haberini öğrendim ve çok memnun oldum. Pandemi sürecinde otogar çıkış ücretinde İBB indirime gitmiş ve çıkış ücreti 40 lira olmuştu. Şimdi bu ücretin de alınmayacağı açıklandı. Bu zor günlerde bunun önemli bir katkı yapacağını düşünüyorum. Bundan da daha önemlisi, buradaki kararı diğer terminallerin de örnek almasına yönelik bir beklentim var. Umarım diğer terminaller de bu sesi duyar ve buna olumlu bir cevap verirler.
Bitirirken şunu söylemek isterim; koronaya ilişkin belirsizlik sürüyor. Ne zamana kadar böyle devam eder, daha artar mı veya gelecek yıla kadar sürebilir mi? Bu nedenle geleceğe ilişkin çok daha dikkatli olmak gerekiyor. Çok küçük dahi olsa gelecekte bunun daha da kötüleşmesi bile söz konusu. Üstelik de ümidimiz olan aşı bulunması, ilaç bulunması gibi çözümlerin daha da zaman alması mümkün. Hepimiz geleceğe ilişkin beklentilerimizi gözden geçirelim. ■