Gazetemizde ve diğer bazı yayın organlarında, otobüsçülüğün zor durumu anlatılıp çözüm talepleri sıralanıyor. Zorda olduğu, çözüm gerektiği doğru da; çözüm önerileri tartışmalı. Bu arada, şunu da belirtelim ki ne zorda olduğu ne de buna ilişkin çözümler yeni. Böyle olunca, benim cevaplarım da pek yeni olmayabilir.
Önerilerden yanlış bulunanlara karşı çıkmak pek hoş karşılanmasa da bir görev. Aksi halde olmayacak dualara ‘amin’ denilerek zaman kaybedilir. Gerçekçi olmak zorundayız. Bu kapsamda önerilerin Türkiye’nin ekonomik politikasına uygun olması ilk şarttır.
Serbest piyasa
Unutulmaması gereken ilk husus; ülkemizin, rekabetçi serbest piyasa ekonomisini tam olarak kabul etmiş olmasıdır. Bu husus, aday olduğumuz AB ilişkilerinde ve ilgili mevzuatta çokça görülebilir. Taşıma Kanun ve Yönetmeliğinde bunu açıkça görebiliriz. Hal böyle olunca, devletimizin kabul edip uygulayacağı çözümler de bu esasa uygun olacaktır. Üst düzey devlet görevlilerinden, hatta Bakanlardan bile buna aykırı işler yapmaları beklenemez. Öyle ki, bu durum, Bakan ile bürokratlarının serbest piyasa fikrinde olmamaları halinde de geçerlidir. Onlar kendi doğrularını değil, ülke politikasını uygulamak zorundadır. Bu politikaya uymamak ancak bunun değiştirilmesi halinde mümkündür -ki bu da Meclisin,
Hükümetin, iktidarın işidir. İsteyenler bu görüşleri paralelinde siyasete atılabilirler.
Verimlilik sağlamak
Şüphesiz ki ülke kaynaklarının doğru kullanılması, boşa harcanmaması hepimizin isteği… Buna da bağlı olarak bazı çözümler akla gelebilir. Ancak bunların serbest piyasa anlayışına aykırı olmamaları da şarttır. “Benim çözümüm serbest piyasaya aykırı, ama çok iyi; mutlaka uygulanmalıdır” denilemez. Bu kapsamda serbest piyasanın kaynakları çok iyi kullanmadığı iddiası çok tekrarlanmıştır, ama tercih serbest piyasa yönünde olmuştur. Bu nedenle mevcut durumda serbest piyasayı içimize sindirmeli, buna aykırı çözümleri unutmalıyız.
Bu kapsamda verimlilik vb. önemli ve itibarlı kavramlar için dahi olsa vatandaşların girişim ve ekonomik serbestliğini kısıtlayıcı firma sayısı otobüs, hat vs. kısıtlamalarını unutun. Verimlilik, serbest piyasa içinde ve ona aykırı olmadan girişimcilerin yatırımcıların işletmecilerin sağlaması gereken bir şeydir. Bunu devlet değil, taşımacı sağlar, piyasa sağlatır. Devleti bu amaçlarla kandırmak mümkün de değildir.
Taşıma ücretleri
Serbest piyasada, devlet mal veya hizmetlerin asgari gerekleriyle ilgilenir, bunu düzenler ve denetler; o kadar. Mal veya hizmetlerin ücretleri tamamen piyasaya bırakılır, yeter ki piyasada rekabet olsun. Özel haller dışında düşük fiyat, yüksek fiyat, kampanyalı fiyat vs. tamamen serbesttir. Buna rağmen taşıma mevzuatında taşıma ücretlerine ilişkin önemli düzenlemeler ve kısıtlamalar yer almıştır. Bunları biraz da idarenin serbest piyasaya güvenmeyişine bağlamak gerekir. Bunları eleştirmek, karşı çıkmak, düzeltilmesini, kaldırılmasını istemek mümkündür, ama daha fazlasını ve ağırını istemek yanlıştır.
Servis konusu
Servislerin yüksek maliyet getirdiği doğrudur. Bunu kimse dayatmamaktadır. Üstelik tek maliyet kalemi servis değildir. Servis hizmeti verilmesine ilişkin hukuki bir zorunluluk olsaydı karşı çıkabilirdik. Hiçbir zorunluluk yokken ne isteniyor?
Maliyetli bulan, bunu vermez, olur biter. Tabii ki bu durumda yolcu kaybedecektir. Acaba sektör olarak bu hizmet verilmediğinde de sektör yolcu kaybetmeyecek mi? Özel araca, trene, uçağa yönelmek veya seyahatten vazgeçmek kısmen de olsa söz konusu olmayacak mı?
Bir başka fikir de ücretsiz servisten ücret almak. Bu durumda ücretsiz servis, ücretli servis olmayacak mı? Şehir içinde ücretli taşıma yapmak belediye izniyle minibüsçülerin, dolmuşçuların, kentiçi taşımacılarının işi değil mi? Ücreti servis taşıtına binerken değil de bilet alırken tahsil etmek neticeyi değiştirmez. Yolcu, verdiği toplam ücrete bakar. Bu kapsamda acente ücretinin yolcudan alınması gibi öneriler var. Şu anda da yolcudan alındığını söylemek mümkün değil mi? Yolcudan alınan paradan verilmiş olması bu anlama gelmez mi?
İş serviste de bitmez. Otobüste ikram isteyenlerden de farklı ücret alıp bundan da kazanç sağlamak düşünülebilir. Tabii, yolcuya çayı kahveyi parayla satmak için ayrıca çay ocağı belgesini de alırsınız.
Bir çelişki
İşin zorluklarından bahsedip kolaylaştırıcı çözümler isteniyor. Bunların genel anlamına teşvik de diyebiliriz. Tabii ki teşvikin konuşulanlardan öte özel kolaylıkları da var. Peki, bu kolaylıklar sağlandığında işler iyileşip cazibe arttığında, daha fazla kişi bu işe yönelmeyecek mi? Bu durumda artan rekabet, taşıma ücretlerini düşürüp işleri zorlaştırmayacak mı? Bunun sonunda ya yeni kolaylıklar istenecek ya da artan rekabeti önleyici kısıtlamalar, verimlilik vb. gerekçelerle süslenerek istenmeyecek mi?
Serbest piyasa kendi içinde bir dengeler sistemidir. Hepsini dikkate almak zorundasınız. Üstelik kendi doğrularınızı dayatamazsınız. Örneğin, ‘rekabet iyidir, ama fazlası zararlıdır’ diyemezsiniz. Rekabet yüzünden firmalar batarsa, bu insanları kim taşıyacak diye korkutsanız da fayda etmez. Serbest piyasa boşluk kaldırmaz, boşalan yer birilerince hemen doldurulur. Serbest piyasaya göre ne kadar rekabet varsa o kadar iyi demektir. Serbest piyasaya aykırı çözümler serbest olsa da dikkate alınmayacaktır. Bunu dikkate almayanlara ve benim gibi bunları yazanlara kızmanız da hiçbir şeyi değiştirmez. ■