Ulaştırma politikalarındaki değişime ve dönüşüme bakıldığında, şartlar sektörün aleyhinde gelişiyor. Bir taraftan havayollarındaki gelişmeler çapraz hatlar, artan uçaklar, artan uçak yolcusu, diğer taraftan demiryollarının Ankara merkezli taşımaları çemberimizi giderek daraltıyor. Hep dediğimiz gibi, otobüs işletmeciliği bölgesel hale geliyor. Otobüs sektörü içindeki aktörlere bakmak lazım. Otobüs, taşımayı yapan ana unsur. Bilet satan acenteler var. Kaptanlar, şoförler ve satış memurları… Sektörün durumu ortada, Türkiye genelinde bilet satış acenteleri ciddi yük olmaya başladı.
Servis yükü de taşınamaz halde
Özellikle yüzde 10 komisyon acentelere yetmemeye başladı. Açılan her acente beraberinde servis talebini de getiriyor. Büyük şehirlerde servis yükü de taşınamaz hale geldi. Sektörün bir çıkış yolu bulması gerekiyor. Firmalarımızın ortak akıl kullanma zamanı geldi geçiyor. Bu konuda yapılması gereken insansız terminal ve ücretli servis. Yapılması gereken budur. Şirketler biletlerini elektronik ortamda satabiliyorlar. İnsansız terminal dediğimiz; içinde kiosk bulunan sistemin gelmesi gerekiyor. Havayolunda check-inleri artık kiokslarda yapıyorsunuz. Havayolu sektörü bu alanı geliştirdi ve insanlara öğretmeye başladı. Yapamayanlara oradaki elemanları ile yardımcı oluyorlar. Yolcu toplama merkezlerini yapıp, insansız terminal haline getirip orada bir elemanla yapamayanlara yardımcı olacaklar. Sektör böylece yüzde 10 yükünden kurtulacak. Rezervasyonu yapıp, kart sokulup bilet alınacak. Bunu İDO da yapıyor.
Yolcu toplama merkezleri
Farklı olarak, şehiriçi hizmet verebilmek için de 25-30 yolcu toplama merkezleri yapıp il içinde bu yolcu toplama merkezlerini insansız terminal haline getirip, sektörü komisyon ve kiradan kurtarmak lazım. Bunlar aynı zamanda kafeteryası, tuvaleti, mescidi olan yolcu salonları olacak. Müşterek kurulacak şirketle buraları işletme imkanı var. Yüzde 10 acente komisyonu, Metro Turizm için, 100 milyon TL bir maliyet demektir. Oysa bu paranın yarısını bile kazanamıyoruz. Bu, bütün firmalar için de aynı. Servis parası 50 milyon TL maliyet. İşte, bu noktada, havayolu ile maliyetleri düşürerek rekabet edebiliriz. Uzun yolda yolcularımız artık havayoluna gidiyor. Otobüsçülük bölgesel hale geldi. Köprü, otogar, feribot ücreti derken servis ve acente ağır maliyetleri ile hangisinden kurtulabiliriz ona bakmak lazım. Servis ve acente komisyonlarından kurtulmak mümkün.
3 ayda kazanılan 9 aya yetmiyor
Yılda 3 ay para kazanan sektör, geride kalan 9 ayda bu parayı koruyamıyor. Sektör de giderek firmaları borçlandırıyor ve faaliyetlerini sürdüremez hale getiriyor. Ortak akılla bakarsak, insansız terminal ve ücretli servis zorunlu hale geldi.
Bir sonraki adım da, kısa mesafede ikramların kaldırılması. Koltuk numarası bile verilmiyor Avrupa’da. Almanya’da otobüslere otomat makinesi konuyor. Bizim de ikramı gelir kapısı olarak görmemiz gerekiyor. İkram vermek rekabet unsuru olmamalı. O yapmasın, ben yapayım. Herkes yapıyor, herkes zarar ediyor. Hepimiz zarar edelimi, hepimiz kar edelime dönüştürebilir miyiz?
Ortak akıl, ortak hareket
Burada ortak akıl, ortak hareket ve daha büyük kârlılık öne çıkıyor. Sektöre arz edilebilecek, 10 bin hisseli bir şirket kurulabilir. Herkes otobüs sayısına göre hisse alabilir. İl adımı da toplama merkezleri ile atılabilir. Sektörde devrim yapma zamanı geldi. Birliği beraberliği geliştirip, hizmetleri yüceltebiliriz. Eğitimleri de ortak bir hareketle yapabiliriz. Kaliteyi arttırabiliriz. Şirketlerimiz ve sivil toplum örgütler ayrı ayrı olduğunda ilerleme mümkün olmuyor. Havayolu, HAVATAŞ ile ortak servisi başardı. Bu sayede uçaklar daha düşük maliyetle bilet satabiliyorlar. Bu projeye sektörün önde gelen firmaları önderlik yapmalı. Orta ölçekli firmalar da destek vermeli.
Sektörde istihdam yükü, kira yükü, acente yükü, servis yükü kaldırılmalı artık. Bunlar, sektörün mutlaka atılması gereken adımlardır. Sürdürülebilir bir ulaşım için giderlerimizi mutlaka kontrol altına almamız gerekiyor. Kârı burada aramak gerekiyor. İki şık var: Ya büyük firmalarla ya küçük firmalarla ortaklık yapılacak ya da önümüzdeki süreçte firma sayısı hızla azalacak. Bunun da sektörün bitmesi anlamına geleceğini bilmem söylememe gerek var mı?
Herkese iyi haftalar… ■