Konumuz yine salgın ve salgından sonra sektörün hali. 3 aylık süreci geride bırakırkan bütün vatandaşlarımızın tedbirli olması gerekiyor. Bizim de hizmet sürecinde tedbir alınmasını sağlamamız gerekiyor. Pandeminin yükselmesinin engellenmesi lazım, yoksa ikinci kısıtlama herkesi kaosa sürükler.
Bu süreçten en çok yara alan turizm ve otobüs işletmeciliği oldu. Turizm taşımacılığı yerle bir oldu. Onların hali içler acısı. Turizmci meslektaşlarımızın işsiz kalmasının bize de yansımaları oldu. Firmalara araçlarını çok düşük fiyatlarla kiraya verdiler. Bu da şehirlerarasında arz talep dengesini bozdu. Yurtdışı hatların açılmaması nedeniyle durum orada da aynı. Arz talep dengesizliği birinci öncelikli sorunumuz.
Yanlış tavan fiyatları
Yanlış tavan fiyatları sektörü mağdur ediyor. Km’ye göre tarifelere bakıyorsunuz şehirlerarasındaki mesafelendirilmeler 50-60 km eksik. İstanbul’dan Sinop, Google’da 690 km gözüküyor. Biz 3’üncü köprü ile her seferde 70 km daha fazla yol gidiyoruz. Burada 760 km’lik yol var aslında. Tarifede 100 km’den 400 km’ye gelene kadar her 50 km’de bir 5-10 lira fark var. 400 km’den sonra 550’ye kadar ücret farkı konulmamış. 400-550 km aynı ücret olamaz. Bizim sektörün omurgası orta mesafelerdir.
Tarifeyi kim yaptı!
Kısa mesafelerde önemli, ama kısa mesafeler çok yüksek tutulmuş, firmalarımız mecburen indirim yapmak zorunda kaldılar. Orta mesafeler çok düşük tutulmuş, zararına yolcu taşımak zorunda kalınıyor. Özellikle İstanbul-İzmir yolu sıkıntılı. 400-550 km arasına fark konulmazken 550-700 km arasına 5-10 lira fark konuluyor. 400-700 km arasına konulan fark 20 lira. İlkokul çocuğu bile bu tarifeyi yapmaz. Neye göre bu tarife yapıldı? Kim, nasıl ve hangi akla ve mantığa göre yaptı?
Randevu istedik
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı ile görüşmek için yanıt bekliyoruz. Bürokratlara durumu anlattık, “haklısınız” diyorlar. Sağlık Bakanlığı’nın rehberi ve İçişleri Bakanlığı’nın genelgeleri ile boğuşmak zorunda kalıyoruz. Mutlaka Bakanlıklar arasında bir koordinasyon gerekiyor.
Yolcu hareketliliği var, ama…
İnsanlar tedirginlik nedeniyle özel araçları ile seyahat ediyor. Bizim de tüm tedbirleri alarak yolculara güven vermemiz gerekiyor. Fiyatlarımızı daha makul seviyelere çekmemiz lazım. Çünkü krizden çıkan insanların cebinde para yok. Krediyle yaşayanlar var. İnsanlara otobüslerde can güvenliğinin alındığını hissettirmemiz gerekiyor. Seyahat edenler etmeyenlere bütün önlemlerin alındığını anlatmalı. Bu çok boyutlu bir sorumluluk. Herkes üstüne düşeni yapmalı.
HES kodu işlemiyor
Salgın sürecinde önce izne bağlı taşımalar vardı. Bu kalktı, ancak HES kodu şartı geldi. Ben bunun piyasada işlemediğini gözlemliyorum. Çünkü insanlarımız bilinçlendirilmedi. HES kodu olmadan insanların seyahate çıkmaması lazım. HES kodu salgının takibi anlamında önemli. Bunu desteklemek lazım. Olmuyorsa yapacak bir şey yok.
Genelge yanlış yazıldı
Şehiriçi taşımacılığında ve uçaklarda yüzde 50 kapasite şartı yok. Aynı aile bireylerinin yan yana oturması noktasında talep ilettik. Uygun bulundu ancak çıkan genelgeye bakıyorsunuz genelge yanlış yazıldığı için yine bir kaos ortamı yaratıldı. Acaba devlet havayollarının önünü açmak için mi karayollarının önüne engeller koyuyor diye düşünüyoruz.
Hakkımız verilmiyor
Haklısınız denilerek verilmeyen haklarımız var. Ulaştırma, İçişleri ve Sağlık Bakanlığı’nın “Bu adamlar haklı, biz bir yerlerde yanlış yaptık” demelerini bekliyoruz. İstanbul’da 3’üncü köprüyü kullandırıyoruz ama ikinci köprü fiyatı veriyoruz. 400-550 km arasına fiyat farkı koymuyoruz, 550-700 arasına 20 lira fark koyuyoruz. Bir yandan 100 km’ye 70 lira diyorsunuz. Bunu km başına böldüğünüzde çok ciddi farklar çıkıyor. 700-1000 km arasına İstanbul-Bodrum, Alanya, Kemer fiyatlar çok düşük tutuluyor. Kaldi ki her arabada aile bulacağım diye bir imkan da yok.
Rehberde net bir ifade yok
İçişleri Bakanlığı’nın atıfta bulunduğu rehberde ailelerin yan yana seyahat etmeleri ile ilgili açık ve net bir ifade yok. Rehberde aynı kompartımanda deniliyor ama otobüste kompartıman yok. Bunu trafik polislerine anlatamıyoruz.
Bazen hoşgörü ile bazen de ters karşılanıyoruz. Ben yüzde 50’den fazlasını kabul etmem diyenler var. İçişleri Bakanlığı’nın buna bir el atması gerekiyor. Özellikle Yeni Şehirler İdaresi Genel Müdürü’nün destek olması gerekiyor.
Karayolunu bağlayın…
Karayolunun elini, kolunu bağlayın, havayolu uçsun. Bu ağır siklet boksörün karşısına eli bağlı tüy siklet bir boksörün çıkartılması demek. Bizi resmen dövdürüyolar. Zaten yolcu kaygılı, aracı olan aracıyla gidiyor. Tavan fiyatın yayınlanması da sektörün hoşuna gitmedi. Sektör mensupları mutsuz.
Aile indirimi konusu
Benim, “aileler yan yana oturduğunda onları indirim yapalım” düşüncemi eleştiren arkadaşlar bir baksınlar fiyatlara... Ben yan yana oturan ailelere yüzde 25-30 indirim yapılarak, aile ekonomisine, ülke ekonomisine katkı yapalım, daha fazla kapasite yolcu taşayılım sektör mutlu olsun istedik. Ama maalesef genelgelerdeki yanlışlar, eksiklikler bizi mağdur ediyor.
İller İdaresi Genel Müdürü Ali Çelik’e teşekkür ediyorum. Yanlış bir genelge yazıldı ama her konuşmak istediğimizde bizim yanımızda oldu. Kendisi Kütahya Valisi oldu. Başarılar diliyorum.
Sektör buz gibi eriyor
Otobüs sektörüne de yüzde 100 kapasite ile taşıma imkanının getirilmesi gerekiyor. Sektör zaten zor bir kış geçirdi. Tam sezonu beklerken salgın nedeniyle işler durdu. Haziran’ın ortasına geldik, yolcu yok. Sektör güneşin altına konan bir buz gibi eritiliyor.
İstanbul’dan Bodrum’a 1600 TL’ye taksi ile gidiliyor. İnternet siteleri ile yolcu çağırılıyor. Korsan taşımacılık yapılıyor. Çok ciddi ekonomik kayıplar var, ulaşım ekonomisi kayıt dışına gidiyor. Bunlara göz yumulması büyük haksızlık.
Karayolu yolcu taşımacılığı alternatifi olmayan bir sektördür. Bu sektör bu ülkeye lazım, bu sektörü kaybedersek geri dönüşü olmaz.
Herkese iyi haftalar diliyorum. ■