Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü kullanma zorunluluğu, sektörümüzde büyük bir travmaya neden oldu. Son 15 yılda ülkemizde ve İstanbul’daki en önemli yatırımların başında ulaşım yatırımları geliyor. İstanbul’da, özellikle kentiçinde, toplu taşıma sistemleri, Boğaz geçişleri, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Marmaray, Avrasya Tüneli, Kuzey Anadolu Otoyolu, İstanbul trafiğine kalıcı bir rahatlık getirdi. Ancak Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve bağlantı yollarını kullanma zorunluluğu, sektörümüz için birçok belirsizlik yaratmıştır. Köprüler, yollar, tüneller insanlara hizmet etmek için yapılırken Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü kullanma zorunluluğu bize kolaylık değil, zorluk ve maliyet getirmiştir.
Kışın 3000, yazın 5400 otobüs
İstanbul’un karayolu ulaşımına bakıldığı zaman kışın çift taraflı günlük 3000 otobüs 90 bin yolcu, yaz aylarında günlük 5400 otobüs yolcu sayısı 200 bin yolcu olarak gerçekleşiyor. Bu insanların taleplerini göz ardı etmek, bu hizmetlerin yapılma amacını ortadan kaldırıyor. 200 bin yolcunun yüzde 62’si Avrupa yakasından, yüzde 38’i de Anadolu yakasından yola çıkıyor. Yavuz Sultan Selim zorunluluğu ile otobüslerin bir toplu taşıma aracı olduğu göz ardı ediliyor. Tek yönde 70 km, çift yönde 140 km yapmak zorunda bırakılan otobüslerle yolculuklar ortalama 1 saat uzuyor.
Biri 9 lira, diğeri 78 lira
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü geçişleri 9 lira iken (bunu da sadece gidişte ödüyorsunuz), Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nde otoyolla birlikte, tek geçiş 78 lira. Bu durumda şehirlerarası otobüsler akaryakıt dahil günlük tek istikamette 140, çift istikamette 259 TL para ödemek zorunda bırakılıyor. Maliyeti düşük ve yakın olanı ucuza; maliyeti yüksek ve uzak olanı da kullanmaya zorlayarak, pahalıya satarak, kullananlar cezalandırılıyor. Buradan çıkan sonuç bu. Bunu ısrarla dile getirmeye, yazmaya devam ediyorum. Ben yetkili ve ilgililerin bunu duyup, ‘ya burada yanlış yaptık’ demelerini bekliyorum. Bütün tepkilerimize rağmen bu konuda hala çözüm üretilebilmiş değil. Aslında zaman, konfor ve güvenlik kazandırmak için yapılan bu yatırımlar hem insanlara hem otobüsçüye eziyet ve artı maliyet nedeni olmuştur. Bunun göz ardı edilmemesi gerekiyor.
Sürdürülebilir değil
Büyükşehir Belediyesi, Sayın Başbakan, Sayın Cumhurbaşkanı bu konuda bir irade koymaları ve millete eziyet edildiğini bilmeleri gerekiyor. Biz biliyoruz ki, Büyükşehir Belediyesi’nin iradesi dışında yapıldı bu uygulama. Yıllık 36 milyon saat işgücü kaybı yaratıyor. Yolcularımız zorunlu olduğunu bilmeden bizlere tepki gösteriyorlar. Bu aslında sürdürülebilir değil. Bu durumun düzeltilmesi için Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan nezdinde girişimlerde bulunmaya devam ediyoruz. Yavuz Sultan Selim Köprüsünü kullanacakmış gibi çözüm üretmek zorundayız. Bu durumun yarattığı bir travma da ulaşım altyapısında yarattığı belirsizlikler, geçici altyapı ve servis maliyetleri. Yollar ve yolculuklar uzadı.
Alibeyköy Terminali
Bu sorunun bir başka yönü de var: Alibeyköy Terminali güzergah dışında kaldı. Alibeyköy’ü, Büyükşehirden biz talep ettik ve hayata geçirttik. Bir ihtiyaç noktasıydı. Onlar bize diyorlar ki, ‘otobüsler çekildi’. Bizim de sorumluluğumuz var. Geçtiğimiz hafta İSPARK Genel Müdürü Sayın Nurettin Korkut’u ziyaret ettim. Birlikte yaptığımız bu projenin artık fonksiyonunu yitirdiğini, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü kullanılmayınca buranın atıl kaldığı ve kapatılması gerektiği üzerinde konuştuk. Henüz bu noktada değiliz. Üst irade, ‘Yavuz Sultan Selim, zorunlu kullanılacak’ diyecekse, Alibeyköy Terminali başka bir şekilde kullanılmalı ki, yolcularımıza ikinci kez zaman ve maliyet unsuru olmasın. Ya Fatih Sultan Selim Köprüsü’nü kullanalım ya da Alibeyköy Terminali kapansın. Zaten Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün getirdiği maliyet nedeniyle otobüslerimizin yüzde 25’e yakın bir kısmı seferlerini Anadolu yakasında sonlandırıyor. Yani şehir, ikiye bölünmüş durumda. Bunun yanında, bir de kentiçinde artan satış noktaları ve servis maliyetlerine çözüm üretmek gerekiyor.
Cep terminaller
Biz, Harem Otogarı’nın yerine Ataşehir Otogarı’nın inşasını beklerken Kutköy, büyük bir ihtiyaç haline geldi. Havaalanı ekseni ve Kuzey Anadolu Otoyolu’nu kullanmak zorunda kalan otobüsler Kurtköy’e sapacaklar. Onun için, Anadolu yakasında otogar sorunu bir an önce çözülmeli. Sabiha Gökçen Havalimanı, Tuzla, Pendik yolcuları ters istikamette tekrar zaman kaybetmemeli. Avrupa yakasında Bahçeşehir, Büyükçekmece, Avcılar, Beylikdüzü yolcuları için de bir cep terminali yapılmalı. Yeni havalimanında şehirlerarası ve turizm otobüsleri için transfer noktası olacak nitelikte Işıklar mevkine bir terminal yapılmalı. İstanbul Otogarı’nın merkezi konumda bulunması, toplu ulaşıma entegre olması ve yolcuların yüzde 60’ının toplu ulaşımla otogara erişme imkanı nedeniyle ıslah edilerek yerinde kalmalı. Bu sektör otogarın yerini beğeniyor. Bu, kurumlar arasında bir savaşa dönüşmemeli. Aksaray’daki otogarı taşıyarak İstanbul Otogarı ile buluşturmak ve tek noktada çözmek hem İstanbul halkı hem de işletmeciler için büyük bir rahatlık getirecektir. İstanbul’un iki yakası için ulaşımda bütünleşik bir yapının oluşturulması büyük önem taşıyor. Toplu ulaşımın önüne engel koymak kimseye fayda sağlamayacaktır. Bu konularda üst aklın konuya müdahil olmasını sağlayacak girişimleri sürdürmeye devam edeceğiz.
Herkese iyi haftalar diliyorum… ■