Kriz kelimesini sevmeyenler hatta kızanlar olacaktır, ama ülkemiz çok ağır bir ekonomik krizden geçmektedir. Bir de şu da bilinmelidir ki, bu krizin olduğu kabul edilip bir program yapılmadan alınacak palyatif tedbirlerle çözüm mümkün değildir. Buna bir örnek verelim: Kira artışlarına yüzde 25 sınırı getiren bir düzenleme yapıldı. Bu düzenlemede dikkate alınan dar gelirliler bu krizden çok etkileniyorlar. Kirada oturanların işi biraz daha zor ve desteğe ihtiyaçları var. Ancak bu krizin sorumlusu kiralar veya kiraya verenler değil. Şunu da düşünmek gerekir ki, aldığı kira ile geçinen ve zengin de olmayan insanlar var. Hatta kira gelirleriyle borcunu, ev kredisi taksitini ödeyenler de var. İşyerleri kapsam dışı. Acaba işletme sahiplerinin kira sorunu yok mu? Bu düzenleme konut satışlarını ve yeni işyeri açılmasını olumsuz etkileyebilir mi? Bu karmaşık ortamda basit çözümler, çözüm yerine yeni problem yaratabilirler.
Bu girişten sonra özellikle de taşımacıları çok ilgilendiren iki önemli husus üzerinde durmak istiyorum.
Akaryakıt fiyat artışları
Bunun birinci nedeni şüphesiz ki, uluslararası piyasalarda petrol fiyatlarının artmasıdır. Ancak bu durum bizdeki aşırı fiyat artışlarının sadece bir kısmını açıklar. Pek çok ülkede aynı uluslararası piyasada yaşamalarına rağmen artışlar bu ölçüde görülmüyor. Bizdeki aşırı artışın en önemli nedeni; ülkemizdeki döviz fiyat artışlarıdır. Belki de biraz da devletin aldığı vergilerin miktarına bakmak gerekir. Bunları da dikkate alarak ülkemizin özel olumsuzluğunu tespit etmemiz gerekir.
Enflasyondaki artışlar
Bunun içinde akaryakıt fiyat artışları ile birlikte dünyadaki olumsuz koşullar bulunmakta. Bu nedenle hemen tüm dünyada bir enflasyon problemi var. Ama bizdeki enflasyonu dünya ile açıklamak mümkün değil. Bizdeki enflasyon pek çok ülkenin 10 katını buluyor. Enflasyonumuzun 4/1’ini veya 3/1’ini dünya koşullarıyla açıklasak da gerisi bizim sorumluluğumuzdur.
Ülkemizin tercihi
Enflasyon yaratmamak veya enflasyonu düşürmek veya arttırmamak bazı zorluklar getirir. Bu zorlukları göze alıp bu yönde tercih yapmadan enflasyondan kurtulunmaz. Bu zorluklar büyümeyi düşürebilir, istihdamı azaltabilir vs… Ülkemiz enflasyonla mücadele yerine büyüme, istihdam ve ihracat gibi amaçları önceleyen tercihlerde bulundu. Bunlara kötü demek mümkün değil, ama bunun sonuçlarını da kabul etmek yani enflasyonun sorumluluğunu üstlenmek gerekir.
Otobüsçülerin durumu
Akaryakıt fiyat artışlarından tüm taşımacılar etkileniyor. Karayolu dışındaki modlar ile yurtdışı taşımaların bazı avantajlı yanları var. Geriye yurtiçi karayolu taşımacıları kalıyor. Burada yük taşıması neredeyse azalmadan yapılmak zorunda. Ancak yolcu taşımacılığında geliri azalan insanların seyahatlerini azaltmaları da kaçınılmazdır. Şüphesiz ki, özel araçlarıyla yazlıklarına gidecekler, otobüs veya özel araçlarıyla doğdukları, mal, mülklerinin ve yakınlarının bulunduğu memleketlerini daha çok tercih edecekler. Turizm ve seyahat faaliyetleri dar gelirliler için azalacak. Yüksek gelirliler zaten uçak veya özel araç kullanır. Burada turizm taşımacılarının bir çıkış yolu olabilir. Döviz kazançları karşısında ucuz kalan ülkemizi yabancılar tercih edebilir, yani dış turizm artabilir. Ama o ülkelerin az gelirlilerinin her şey dahil sistemiyle gelişleri turizm taşımacısına yeterli iş bırakır mı, bilinmez. Tabii ki, tarifeli taşımacılar daha çaresiz.
OİSD açıklaması
Otobüs İşletme Sahipleri Derneği’nin sorunlarını ve önerilerini kapsayan açıklamadan memnuniyet duydum. Eli taşın altında olanların dernek kurmasını hep savunmuş bir kişi olarak bu durumdan keyif aldım. Ne söyleseler yeridir. Hani, eşekten düşen Nasrettin Hoca’ya bir doktor önerdiklerinde, ‘beni eşekten düşen birine götürün, benim derdimden o anlar’ demesi misali otobüs işletmecisinin derdinden de bu dernek mensupları anlayacaktır. Dediklerinin hepsine katılmakla birlikte diğer taşımacılar ve diğer işletmecilerle ortaklık gösteren konularını bir yana bırakıp 3 hususu belirtmek istiyorum.
Terminal/otogar ücretleri
Eskiden düşük maliyetli basit terminaller vardı. Şimdi aşırı konforlu, aşırı büyük ve aşırı yüksek fiyatlı terminaller var. Üstelik bir kısmında özel işletim hatta özel mülkiyet söz konusu; dahası buraları kullanmak da zorunlu... Tekel konumundaki bu işletmeler istedikleri ücreti dayatabiliyorlar. Bu nedenle otobüsçüleri koruyan terminal tavan ücret tarifelerinin devamlı bir biçimde uygulanması bir zorunluluktur.
Ücret tarifeleri
Tavan-taban ücret konusu Kanunda var, fakat çok özel haller için. Uçak, tren, özel araç gibi rakipleri olan fiyatlar yüksek olduğunda otobüsle seyahatten vazgeçebilen yolcular için otobüs tavan ücreti getirilmesi pek istisnai durum olmalıdır. Ücret tarifesi açıklanması da kanundan gelen bir zorunluluk ve bu taşımaların bir özelliği. Ama tarife değiştirme haklarının Yönetmelik ile aşırı biçimde kısıtlanması kanundaki serbest piyasa anlayışının açıkça ihlalidir. Bu nedenle bu konuda bir serbestlik şarttır. Tarife kullanım süresi zorunluluğu bir aydan fazla olmamalıdır. Tarifelere ilişkin diğer kısıtlamalar da gözden geçirilmelidir.
Korsan taşımalar
Şüphesiz ki, herkes mevzuata uygun çalışmak zorundadır. Yetki belgesiz taşımacılık olan korsan taşımacılık asla kabul edilemez. Yapılacak denetimlerle mutlaka önlenmelidir. Bunun boyutunun ne kadar olduğunu bilmiyorum. Ancak özel terminal işletmelerine para kazandırma amacıyla çıkarıldığını düşündüğüm, terminal dışı kalkış-varışları korsan kabul etmek doğru değildir. Bunların suçu korsanlık değil mevzuata aykırı kalkış-varış yoluyla rekabet şartlarının bozulması olarak görülmelidir.
Bitirirken, bu krizden etkilenen herkese kolaylıklar ve direnme gücü diliyorum. Tabii ki, otobüs işletmecisi dostlarımın dertlerini ayrıca önemsiyor ve bu krizi atlatabilecekleri destek ve kolaylıkların gösterilmesini diliyorum. ■