Okuyucularımız bilirler ki, biz taşımacı gazetesi olmanın gereklerine uymaya çok dikkat ederiz. Her ne kadar iyi ve önemli olsa da, beğenilmek istenen bazı kişiler çok memnun olacak olsa da, taşımacılık dışı konular bizim gazetemizde yer bulmaz. Bu tutum, köşe yazarlarımız için bağlayıcı olmasa da onlar da büyük ölçüde buna göre yazarlar. Ben kendi köşemde buna titizlikle uyuyorum.
Yazının başlığını görenler buna aykırı bir durum hissetmiş olabilirler ama öyle değil. Asla siyasi bir yazı yazmayacağım, ancak taşımacılık faaliyeti de Türkiye’nin genel ortamı içerisinde yapılan, bu ortamdan çok etkilenen bir faaliyet olup siyasetin ve ekonominin konuları taşımacıları çok yakından ilgilendirir. İşte bu kadarıyla yazmaya çalışacağım.
Genel durum
Ülkemiz yerel seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve son olarak da genel seçimleri yaşadı. Tam buna ‘son’ derken, yeni bir döneme gider gibiyiz. Her ne kadar yeni bir seçime gidilmesini önleyecek koalisyon seçenekleri henüz tam tüketilmiş olmasa da ülkemizin bir erken/tekrar bir seçim ortamına gittiğini söyleyebiliriz
Seçimin etkileri
Seçim dönemi her zaman bir belirsizlik içerir. Bu da genel siyasi ortamda ve ekonomide riskler getirir; ekonomide yaşanan ve yaşanacak olumsuzluklar taşımacıyı şüphesiz ki etkiler.
Bu hem bir sonuçtur, hem de önceden yatırım kararlarında hesaba katılması gereken bir uyarı gibidir. Bir hükümetin kurulamamış olması, tekrar bir seçime gidilecek olması, zaten yavaşlamış olan ekonomiyi biraz daha yavaşlatacaktır. En azından genel ekonomi küçülmese de zaten azalan ekonomik büyüme iyice azabilecektir. Yeni yatırımların azalması, yabancı girişinin zayıflaması, eski yabancıların ülkeden ayrılmasına bağlı olarak dövizde artışlar yaşanabilecektir. Bu da ithalata dayanan ürünlerde maliyetlere mutlaka yansıyacaktır.
Taşımacılıkta ekonomi etkisi
Önümüzdeki dönemde zorunlu olmayan seyahatlerde kısmen azalma yaşanacaktır. Yani seyahat talebi azalabilecektir. Turizm taşımacılığında bu yaz kısmen yaşanan gerileme tüm taşıma türlerinde hissedilir olacaktır.
Bu da talebin ve dolulukların ve seferlerin azalması demektir. Genel olumsuzluklara bir de, tabiî ki sezonun olumsuzluklarını etkileyebiliriz. Bu durum araç alım fiyatlarında artış yaşanmasına yol açabilir. Bunun maliyetlere etkisi yanında daha da önemlisi akaryakıtta yaşanabilecek artışlar, akaryakıt fiyatlarının dövize bağlı olarak artması söz konusu alacaktır.
Buna bir de dünya konjonktüründen kaynaklanacak akaryakıtın döviz fiyatı eklenecek olursa işler daha da karışabilir, daha da zorlaşabilir. İşte, böylesine imkanı olanların taşımacılara destek olması beklenebilir. Terminal ücretlerinin artırılmaması, hatta düşürülmesi bir faktör olabilir. Bir de yeni araç alımlarının üreticiler ve ithalatçılarla kolaylaştırılması beklenebilir. Şüphesiz ki zaten daralan ekonomi ile satışları düşen üretici ve ithalatçılar da bunu isterler, ancak yabancı kaynaklı fiyat artışlarının onların ellerini kollarını bağlaması ya da en azından işlerini zorlaştırması da söz konusu olacaktır. Bu yönüyle da onları anlayışla karşılamak gerekir.
İstanbul’da tahdit
Bazı taşımacıların adını koymaktan çekindikleri rant talepleri ortamı etkilemiş görünüyor. Plaka satışları ile gelir eldesini ranttan başka açıklamak mümkün değildir. Yoksa rant olmayan neyi satıyorlar ki? Plakayı satıp rantı yiyen kişi sektörden çıkmış olacak. Bunun bedelini ise sektöre yeni giren kişi ödeyecek; yüksek maliyetlere katlanma yoluyla.
Siz sektör dışındakilerin mi, sektör içindekilerin mi menfaatini düşünürsünüz? Sektörden çıkanları bir daha görmeyeceksiniz. Bedel ödeyerek sektöre girenlere bunu nasıl açıklayacak, onların yüzlerine nasıl bakacaksınız? Belki siz de ileride rantiye olacaksınız diyerek onları da kandırabilirsiniz. Ekonominin zor günlerinde taşımacıları zora sokan rant uygulamalarından kaçınılmalı. Tahdit ve benzeri engeller kaldırılarak taşımacıların ortamının iyileştirilmesine özen gösterilmelidir.
Yük taşımacılığı
Yolcu taşımacılığında bazı seyahatler zorunlu olduğundan ekonomik daralma birebir talebe yansımaz, ancak gerek yurtiçi, gerekse yurtdışı yük taşımacılığında ekonomi ile ilişki daha doğrusaldır. İthalat ve ihracatın azaldığı, yerli üretim ve tüketimin düştüğü dönemlerde taşımacılığın azalması da kaçınılmazdır. Bu da zaten azalan ya da kısmen zorlaşan yük taşımacılığının daha da zorlaşması anlamına gelebilir; bu yönüyle onların da dikkatli olmaları gerekir.
Bir haber
Geçenlerde, bir gazetede, şoförlerin en çok işsiz kaldığı, iş aradıkları mesleklerden olduğu haberini okumuştum. Bu durum yukarıda açıklanan gerçeklerin şimdiden var olduğu anlamına gelebilir. Ekonominin bozulmasına bağlı olarak daha çok şoförün işsiz kalması ve iş araması gündeme gelebilir… Bu da sadece taşımacıların değil, onların çalışanlarının da bu durumdan etkilendikleri anlamına gelmez mi? Ancak burada şöyle bir çelişkiyi de ifade etmek isterim: her ne kadar bazı şoförler işsiz kalmışlar ise de bazı taşımacılar da şoför bulamamaktan şikayet ediyorlar. Tabii ki bu ikincilerin şikayeti şoför bulamamak değil, nitelikli şoför bulamamak. Böyle olunca da işsizlik yanında nitelikli şoför sorununun da olduğu; bunun da ayrıca dikkate alınması gerektiği gözden kaçmamalı. ■