Ramazan sonuna doğru Bayram hareketliliği başladı sektörde. Bir hafta öncesinden başlayan yoğunluk tam anlamı ile devam ediyor.
Bayramın çok iyi değerlendirilmesi lazım. Bu sene çok kısa bir sezon yaşadık. Türkiye, bir taraftan seçimlere kilitlendi, diğer taraftan Ramazan ve iklim değişiklikleri -bugün bile, hava İstanbul da sıkıntılı- insanların program yapmasını engelledi. Buna rağmen, kısa da olsa bir tatil var, arkasından Ağustos sonu ve Eylül ortalarına kadar devam edecek, büyük bir hareketlilik var. Bu hareketliliği çok iyi değerlendirmemiz lazım. Sefer planlamamızı çok iyi yapmamız lazım. Özellikle bayramda tedbirleri alıp kaza yapmamak için, herkesin üzerine düşen görevi yapması lazım.
2+1 koltuklarla seyahat
Sektördeki değişimin önemli bir tarafına değinmek istiyorum. Sektörde 2+1 dediğiniz araçların kullanımı giderek artıyor, toplam araç filosu içinde yüzde 28’lere kadar dayandı. Biz bu otobüslerin kapasitesini yüzde 20 daraltırken, fiyatlarını ona göre dengelemiz lazım. Ama görüyoruz ki piyasada normal 2+2 otobüslerle 2+1 otobüslerin fiyat farkı pek uygulanmıyor. Bir taraftan aracın kapasitesini daraltıyoruz diğer taraftan 20 bin 30 bin Euro fazla para harcayarak aracın koltuklarını ve donanım sistemini değiştiriyoruz. Bunun karşılığı olan parayı almadığınız zaman bu iş sürdürülebilir olmaktan çıkar. Bu nedenle ben bütün firmaların 2+1 yapılan otobüslerde ikili koltukları ayrı bir fiyat tekli koltukları ayrı bir fiyat olarak değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum. Bunu yapmadığınız zaman otobüsçü komisyonları düşürün diyor haklı olarak. Suit, VIP, business veya rahat hat… hepsinde fiyatları düşürmediğiniz zaman otobüsçü zarar ediyor. Komisyoncu, bunun karşılığında firma sahibine benden onu kesme, şunu kesme bunu kesme diyor. 2+1’de de tekli koltuklar öncelikle tercih ediliyor. Öncelikle tercih ediliyorsa, yani biz burada dinamik fiyatlandırma yapmak zorundayız. Uçaklardaki gibi bire üç, bire dört fiyatlar koyalım demiyoruz ama standart arabalarla, standart otobüslerle 2+1 koltukların fiyat farkını almadığımız takdirde bu otobüslerin yatırımları sürdürülebilir olmaktan çıkar. Özellikle uzun hatlarda bu otobüslerin kaybettiği değer, 10-12 koltuğa kadar çıkıyor. Bununla da yetinmeyip rahat koltuklar koyuyoruz, ona bedel ödüyoruz. Donanımlarını değiştiriyoruz, büyük ekran televizyonlar koyuyoruz ve daha iyi hizmet vermeye çalışıyoruz. Hizmetin bedelini mutlaka almamız lazım. Yatırımın karşılığını getirecek olan fiyatlandırmayı da mutlaka yapmamız lazım.
Rekabet unsuru
Ben bu konunun sektörün önemli yarası olduğuna inanıyorum. Yüzde 28-30 dayanmış bu yatırımların devam edebilmesi Türkiye otobüsçülüğünün daha kaliteli daha konforlu daha güvenli olabilmesi için mutlaka yapılan yatırımların karşılığının alabilmesi lazım. Sezonlarımız çok kısa. Otobüsçülükte fiyatı rekabet unsuru haline getirmekten çıkarmamız lazım.
Sınıflandırılmış otobüs…
Doğal bir sınıflandırma var sektör içinde. Araçlar kendi içinde sınıflandırılıyor: Eski otobüs, yeni otobüs fiyat farkları mutlaka olmalı. Yani eski otobüslerimiz ile sıfır kilometre otobüsler arasında da bir sınıf farkı olmalı. Kısacası Avrupa’da, otobüslere gittiğiniz zaman yıldızı görürsünüz. İki yıldız, üç yıldız, tek yıldız, dört yıldız. Avrupa’da 5 yıldız yok. Bizdeki 2+1’ler 5 yıldızdır. 5 yıldızın fiyat olarak mutlaka karşılığını alması lazım. Ve bundan sonra Türkiye otobüsçülüğü mutlaka yıldızlarla sınıflandırılması lazım. Bakanlığın da buna bir destek vermesi lazım. Bu konuda bir düzenleme yapması lazım. Herkesin istediği fiyatı serbest fiyat ekonomisinde koyması doğal, ama sınıfları belirlememiz lazım. Eski otobüs ile yeni otobüsün fiyat farkı vardır. İyi donanımlı otobüs ile kötü donanımlı otobüsün fiyat farkı vardır. Ben, şu anda başında olduğum şirkette, bir sınıflandırma yapacağım ve yıldızlarla bunu belirleyeceğim. Sektör yıldızlarla tanışacak. Biz bunun öncülüğünü yapıyoruz. İki yıldızın ne demek olduğunu, üç yıldızın, dört-beş yıldızın ne demek olduğunu yolcularımıza anlatmamız lazım. Vatandaşın, fazla para verdiğinde ne aldığını, az para verdiğinde neyi alamadığını bilmesi lazım. Bunu tanımladığınız zaman yolcular tercihini yapar, hangi türde seyahat etmek istiyorsa, eder. Onun için Türkiye otobüsçülüğü yıldızlarla tanışmalı diye düşünüyorum.
İkram kısa mesafede israftır
Özellikle belirtmek isterim, önümüzdeki dönem kısa mesafelerde ikramların sınırlandırılmalı. Fazla ikramın para ile otomat makinelerinden verilmesi dahil olmak üzere gündeme taşınması gereken konudur. İstanbul’dan Çorlu’ya, İstanbul’dan İzmit’e giden bir otobüste ikram israftır diye düşünüyorum. Çok kısıtlı olması lazım. Sadece içecek su verilebilir, bunun dışındaki ikramların otobüs içine yerleştirilecek otomat makineleri ile paralı olarak satılması lazım diye düşünmüyorum.
Servis alanla almayan bir olur mu?
Servis alan insanı da servis almayan insanı da birbirinden ayırmak lazım. Yani ben servis kullanacağım sen kullanmayacaksın, niye aynı parayı ödüyoruz? Siz bindiğiniz noktadan servis kullanıyorsunuz, onun bana bir maliyeti var. İndiğiniz noktadan servis kullanıyorsunuz, onun da bana bir maliyeti var. Diğer taraftan hiç kullanmayan bir insan ile bu iki servisi kullanan insanın aynı parayı ödemesi hak değil. Yani sektörde gerçek ücretlendirmenin artık başlatılması lazım.
Acente komisyonlarının da artık tartışılır hale gelmesi lazım. Uçaklarda olduğu gibi benim fiyatım bu kardeşim, sen üzerine hizmet koy koyabiliyorsan, satabiliyorsan sat denmesi lazım. Aksi takdirde bu sektör kaynak tüketiyor, kendini bitiriyor. Bağlı olarak, bu yatırımlar sürdürülebilir değil. Türkiye otobüsçülüğü bundan sonra yukarı değil, aşağı gider. Güzelliğin de bir bedeli var biliyorsunuz her güzelliğin bedeli var. Mutlaka ve mutlaka her şeyin bedelinin karşılığının olduğu yeni bir ücretlendirme dönemine girilmesi lazım.
Ben, herkesin önlemleri alınmış bir şeklide yola çıkmasını tavsiye ederek bayramın kazasız belasız geçmesini diliyorum. Herkese iyi bayramlar diliyorum. ■