Kullandıkları girdilerin, yani piyasadan satın aldıklarının pahalandığından, kendi sattıklarınınsa ucuzladığından, dolayısıyla yapılan işten para kazanılamadığından şikayetler çok yaygındır. Daha doğrusu, neredeyse herkes böyledir. Diğer taraftan başkalarından pahalı alındığından şikayet edilen girdileri satanlarsa bunların ucuzluğundan, ucuz satıldığı düşünülen ürünlerin kullanıcılarıysa bunların pahalılığından yakınırlar. Bu durumda; bir mal veya hizmetin alım satımında satıcının ucuz, alıcının pahalı bulduğu fiyat konusunda gerçek nedir? Belki bu sorunun cevabında kimin yanındaysak, ona göre cevap veririz. Peki, TOBB Başkanı gibi bu alışverişlerde zaman zaman iki tarafın da temsilcisi konumundaysanız ne yapacaksınız?
Bazı çözümler
Belki bir çözüm olarak hem alıcının hem de satıcının bir araya gelerek başka bir suçlu bulması düşünülebilir. Bu da muhtemelen hükümet olmak zorundadır. Eğer çeşitli nedenlerle bunu da yapmaz veya yapamazsanız işiniz iyice zora girer. Bir de üretici konumunda olanların kendi aralarındaki ucuz-pahalı tartışmasını bir yana bırakıp nihai tüketiciye faturayı yansıtması hali olabilir ama serbest piyasada bu da hayli zor. Öncelikle serbest piyasa ekonomisinin gereği olan rekabet kanunları ve Rekabet Kurumu buna izin vermeyecektir.
Piyasayı tanzim merakları
Serbest piyasa anlayışı ve rekabetin dışında piyasayı tanzim etme merakları pek fazladır. Bunlar, serbest piyasa karşıtı görüşler olduğunda eyvallah. Ama serbest piyasa içinde kalıp onun nimetlerinden faydalanıp ona aykırı talepler gündeme getirilirse iş değişir. Örneğin, ‘benim aldığım ürünlere tavan fiyat uygulansın ve ben bunları ucuza alayım, benim sattıklarımaysa tavan değil taban fiyat getirilsin ve rakiplerimin bunları ucuza satması engellenip benim pahalı satmam sağlansın’ gibi…
Bir tavan fiyat örneği
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu, yeterli ucuzluğun sağlanamadığından hareketle petrol ürünlerinde tavan fiyat uyguladı ve bazı ürünlerde 39 kuruşa varan önemli indirimler sağlandı. Toplam iki aylık uygulama döneminde tüketicilerin 600 milyon lira kazandığı açıklandı. Bu iyi mi, kötü mü? Petrol ürünü kullanıcısı -toplumun tamamına yakını- doğrudan veya dolaylı olarak bundan faydalandı, yani iyi. Tabii, petrol ürünü satıcıları rahatsız olmalı ki süre dolunca hemen fiyatlar artmaya başladı. Tavanda yasal süre iki ay olduğundan bu durum böyle sürecek.
Taşımacı açısından…
Taşımacılar geçici de olsa petrol tavan fiyatından memnun olmalı. Çünkü akaryakıt tüketimleri fazla ve bunun bedelinden şikayetçiler. Peki, yaz aylarında artacak yolcu taşıma fiyatlarından şikayet edilip fiyatlarına uygulayabildiklerinden daha da düşük bir tavan getirilse ne olur? Tabii ki ‘ne kazanıyoruz ki fiyatlarımız düşürüldü’ diyeceklerdir. Haksız da sayılmazlar. Ama kendilerine tavan istemeyip aksine kış aylarında taban isteyen otobüsçüler, kendilerinin dışındakilerinin işlerine de karışmaya kalkıyorlar. Uçaklara tavan/taban gibi…
Uçakların tavan ve tabanları uzun hesaplamalar ve testler sonucu yapılmış sağlamlıkta olsa da otobüsçüler çürük bulmuş olmalı ki uçaklara taban fiyat diye diretirler kış aylarında. Ucuz taşımaktan pek de rahatsız olmayan uçakçılara iyilik yapmaya kalkarlar böylece. Halbuki onların böyle bir iyilik talepleri yok. Ne tavan istiyorlar ne de taban. Hele otobüsçülerin uçak yolcularını koruma amaçlı tavan isteklerine akıl erdiremiyorum. Tabii, tüketiciyi koruma amaçlı olarak gerekirse, bunlar da olabilir ama geçici süreyle ve gerektiğinde. Sürekli tavan veya taban uygulaması serbest piyasayı bozar.
Serbest piyasayı anlamak
Beğenirsiniz veya beğenmezsiniz, serbest piyasanın kendine göre bir mantığı var: Bütün fiyatlar rekabet ile belirlenecek. Herkes rekabetin getirdiği ucuzluktan faydalanacak, üreticiler zarar görse bile. Özel haller dışında üreticilerin taban vs. ile korunması söz konusu değil. Keza yine özel haller dışında tüketicilerin tavan ile korunması da gerekmez. Önemli olan rekabetin olması ve ucuzluğun sağlanmasıdır. Üreticilerin zararı pahasına da olsa.
Buna aykırı olarak taban fiyat, arzı yasaklama veya sınırlama gibi çözümler de serbest piyasada yoktur. Bunların milli menfaat, ulusal kaynak israfı, verimlilik gibi kılıflarla sunulması neticeyi değiştirmez. Rekabetin olmadığı ve sağlanamadığı alanlar bunun istisnasıdır. Kanunla kullanımı zorunlu olan ve sayılarının sınırlılığı -çoğu zaman tek- meydanda olan yolcu terminallerinin yüksek ücretlerinden kullanıcıların korunması gibi… ■