Yeni Hükümetin kurulup yeni UDH Bakanının da göreve başlamasına bağlı olarak bu hafta, UDH Bakanlığının faaliyet ve politikalarına ilişkin düşüncelerimi yazacağım.
Önce tebrik
Bu ülkenin bir vatandaşı olarak, yeni Hükümetin başarılı olmasını tabii ki ben de dilerim. Ama bu gazete bir taşıma gazetesi olduğu için ne kadar önemli, iyi ve beğenilecek olsa da taşımacılık dışı konuları ele almıyorum. Onu, taşımacılıkta diyeceği olmayan, bu yüzden başkalarına övgü ile yerine tutunmaya çalışan taşıma yazarları yapsın.
Benim tebrikim ise taşımacılıkla ilgili olarak, aslında eski UDH Bakanı olan ve yeniden bu göreve gelen Sayın Binali Yıldırım’a… Birlikte başarı dileklerimi de sunuyorum. Bunun içinde birazcık da aynı üniversiteden (İTÜ) hatta aynı fakülteden (Benim Genel Makine, Sayın Bakan’ın ise sonradan Makine’den ayrılan Gemi) olmanın övünmesi de var tabii.
Nerede o eski günler?
Eski yıllara gidelim... Sayın Yıldırım, ilk kez Bakan oluyor. Kısa bir süre sonra eski taslaklardan da faydalanılarak hazırlanan Karayolu Taşıma Kanunu, tüm partilerin desteğiyle jet hızıyla Meclisten geçiyor. Altı ay içinde Yönetmeliğin hazırlanması gerekiyor. Sayın Talat Aydın, o zamanki adı Kara Ulaştırması, bugün ise Karayolu Düzenleme olan genel müdürlüğün başına getiriliyor.
Taşımacılarla çok sıkı işbirliği içerisinde yoğun bir yönetmelik çalışmasıyla, defalarca iyileştirme yapılıp yayınlanıyor. Sonrasında da iyileştirmeler sürüyor. Bunu genelgeler vs. takip ediyor. Karayolu taşımacılığı tam bir diyalog ve dinamizm içinde… Sayın Talat Aydın’ın adını o dönemde belki de muavinler bile biliyor… ve zaman ilerliyor.
Şüphesiz ki bir nevi kuruluş dönemi olan bu aşamanın hareketliliği hep sürmeyecek… Ama kusura bakılmasın, bu kadar da sessiz(!) olunmaz ki. Bırakınız önemli yeni bir şeyler yapılmasını, basit güncellemeler bile ya gecikiyor ya da hiç yapılmıyor. İşin basit anlatımıyla, bugünün Karayolu Düzenleme Genel Müdürünün ve yardımcılarının adlarını ben bile zor hatırlıyorum. Haydi bir atak daha!
Boşa kürek çekiliyor…
Ben, taşımacılıkla ilgili sivil meslek örgütlerindeki görevlerimden ayrılalı beş yıl kadar oluyor, ama gelişmeleri yine izliyorum. Sivil meslek kuruluşları ve bunların önde gelenleri, yıllardır “şunu yapmamız lazım, önümüzdeki dönemde şunu yapacağız” türünden pek çok konuşma yapıp yazı yayınlıyorlar. Peki, bu güne kadar sektörü temsil görevi dışında hangi başarılara imza attılar? Yakın geçmişte iki konu öne çıktı. Biri otogar tavan fiyatları, diğeri de uluslararası hatlarda yüzde 25 doluluk şartının iptali. Bu ikincisi de mahkeme kararıyla oldu.
Artık yuvarlak lafları bırakıp somut projeler üretsinler ve takip etsinler. Ben de bu projeleri ve sağlanan gelişmeleri yazayım. Bu arada şunu da belirteyim: Somut projesi olmayanların ilgilendikleri iki konu var. Birisi yeni örgüt kurmak, diğeri de sektörel etkinlik-toplantı-organizasyon. Bu örgütler ne yapacak, bu toplantıda hangi konu/konular karar bağlanacak belli değil.
Engel de yok
TOFED ve/veya UATOD’da aktif görev yaptığım yıllarda söylenen bir söz vardı: Bakanlığa gönderecekleri tekliflerde, beni aşabilseler ‘gerisinin kolay olduğu’ şeklinde… Bunun aslı şu: İfade ettikleri düşüncelerin eksik ve yanlışlarını açıklayıp, yukarıya sunsalar bile kabul edilmeyeceğini söylemem. Ben hiç kimsenin yolunu kesmemiştim hâlbuki. Sadece bu yanlışların sunulup açıklanmasına adeta kılıflanmasına destek vermedim, o kadar. İnanıyorlarsa, bana rağmen yollayıp sonuç almayı deneyebilirlerdi. Tabii, olursa. Şimdi artık bu konumda da değilim. Hani şu avcılar kulübünün duvarında yazılı olduğu söylenen, “Yalana itiraz yasaktır” haline de gerek yok yani.
Yönetmelik iyileştirmesi
Gerek Karayolu Taşıma Kanunu gerekse bunun Yönetmeliğinin zaman içerisinde yetersiz kalıp iyileştirilmesi normaldir. Ben de bu ihtiyaçları yazıyorum. Hatta sınırları net olmayan, birbirinin alanına giren Taşıma ve Trafik kanunlarının birlikte iyileştirilmesinin, sil baştan hazırlanmasının gerekliliğini de söylüyorum.
Cesaretini toplayan bazı örgütler ve kişiler de mevzuat iyileştirmesinden söz ediyorlar, ama neyin nasıl iyileştirileceği belli değil. Bilmem, neyin iyileştirileceği konusunda fikirleri olmadığından mı? Bu durum, biraz da “bir şey isterim” diye ağlayan ama ne istediğini bilmeyen veya söylemeyen çocuklara benziyor.
Bu arada fikirlerine güvenmemeleri nedeniyle, ifade ettiklerinde yine benim eleştirmemden çekiniyor olabilirler mi bilmem. Bu konuda bir güvence de veremem. Beğenmediğim her şeyi; diyenin kim olduğuna, darılıp darılmayacağına bakmadan eleştirdiğimi herkes biliyor. Şu da bilinsin ki; benden kaçıracakları yanlış fikirlerinin ömrü biraz daha uzun olabilir ama birileri bu yanlışı er geç görür ve yine sonuç alınmaz.
Sektörel destekler
Yapılmayan iyi şeylerin yapılması veya yapılıp da yeterince olmayan iyi şeylerin daha çok yapılması için devletin destek/teşvik vermesi aklın gereğidir. Bu durum Ulaştırma için de gereklidir. Bu arada iyi olana destek/teşvik verilmesi ne yanlışlık ne haksızlık ne haksız rekabet ne de rekabete aykırıdır. Anayasaya, eşitliğe falan da aykırı değildir. Eşitlik diye iyiyle kötüye aynı destek verilmesi haksızlıktır.
Peki, ne desteklenecek? Modlara göre ayrım yapılması, normal ve gereklidir. Benim iyilik sıralamamda önce denizcilik, sonra da demiryolu gelir. Karayolunun bunların gerisinde kalması normaldir, ama havayolunun çok öne çıkarılmasını da hala anlamıyorum.
Toplu taşıma nerede?
Taşımanın yapıldığı modun ötesinde, örneğin ticari olup olmadığı önemli değil mi? Havayolundaki özel uçağa, denizdeki özel yata destek verip karayolundaki hiçbir ticari taşımaya destek vermemek normal mi? Taşıma modunun ötesinde, taşıma yapan aracın kapasitesi önemli değil mi? Özellikle de yolcu taşımacılığında desteklenmesi gereken, tüm toplu taşımalar değil mi? Niye şehirlerarası otobüsçülük dâhil toplu taşıma öne çıkarılmıyor? Karayolunda toplu taşıma yapan otobüsler özel yat veya uçaklar kadar dahi teşvike layık değil mi? Böyle giderse, otobüslerin yerini otomobiller almaya devam eder. Ne yollar yeter, ne yakıt tüketimi ve diğer kapılar azalır, ne çevre kurtulur, ne de karayolunda taşıma güvenliği sağlanır. “Toplu taşıma” dememeye yeminli misiniz? ■