2019 yılı başına kadar, ulaşımda önemli değişimler başlayacağı konusunda bir bilgilendirme yazısını daha öncelerde gazetemizin manşetine taşımıştık. Bu konudaki düşüncelerimiz tabii ki gerçekleşti. Ancak hepsinde önemli gecikmeler yaşandı. 2019 yılı başında hazır olacağını söylediğimiz pek çok imkan ancak 2019 yılı yazında tamamlanmış oldu. Şimdi, bu duruma da bağlı olarak İstanbul-İzmir Otoyolu’nun açılması vesilesi ile bu konuya bir göz atalım. Önce en avantajlı unsurdan başlayalım.
Sabiha Gökçen Havalimanı
Başlangıçta düşük kapasiteyle çalışan bu havalimanı, zamanla önemli ölçüde kullanılır oldu. Hızlı trenin Anadolu yakasına kadar ulaşması, belki Sabiha Gökçen’in yolcusunu da çekmiş olabilir. Ama Avrupa yakasından Sabiha Gökçen’e erişim de kolaylaştığı için faydasının da olduğunu söyleyebiliriz. İstanbul Havalimanı’nın bazı olumsuzlukları buraya olan ilgiyi arttırdı. Şimdi, İstanbul-İzmir Otoyolu’nun açılması, acaba burayı olumsuz etkileyecek mi? 2019 yılı sonuna kadar buranın ikinci pisti de hizmete açılacak. 35 milyonluk yolcu kapasitesi 65 milyona çıkacak. Bu da diğer modlara ve havalimanlarına önemli etki yapabilir.
İstanbul Havalimanı
Yerinin uygun bulunmayışı, yani uzak oluşu, bazı risklerin dolaşımda oluşu, uçuş süresindeki gecikmeler buraya olan ilgiyi azalttı. Atatürk Havalimanı’ndaki tüm yolcuyu çekmeyi başaramadı. Bundan hızlı tren, Sabiha Gökçen Havalimanı ve otobüsler olumlu etkilendi. Sabiha Gökçen’in ikinci pistinin açılması ile bu etki daha da artabilir. İstanbul-İzmir Otoyolu’nun açılması buraya fazla bir etki yapmasa da yine de önemli. Bu havalimanın maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle artık buradaki havayolu taşımacılarının kış döneminde bile otobüsçüleri rahatsız edecek çok düşük fiyatlarını uygulama imkanının kalmadığını da hatırlatalım.
Hızlı tren
Önceleri Pendik’ten çalışan hızlı trenin Avrupa yakasına erişmesi talebi artırdı. Ancak hızlı tren işletmecilerinin daha çok yolcu çekmek, daha fazla sefer yapmak konusunda pek de gayretli olmadıklarını düşünüyorum. Bu havalimanlarına fazla zarar vermeme arzusu ile olabilir mi, düşünülmesi gerekiyor.
Otobüslerin durumu
3’üncü köprünün ve güzergahının kullanımına getirilen zorunluluk maliyetleri arttırdı, seyahat süresini uzattı. Bu da otobüslere olumsuz etki yaptı. Bir de bunun üzerine hızlı trenin gelmesiyle otobüslerin cazibesi düşmüş idi. Ancak İstanbul Havalimanı’nın getirdiği olumsuzluklar ve içinde bulunduğumuz yaz sezonu otobüsçülere iyi bir dönem yaşatıyor. Bu ne kadar sürecek zamanla göreceğiz.
İstanbul-İzmir Otoyolu
Önce buna ilişkin süre konusundaki abartmalara aldanmamak gerekiyor. Burada yeni açılan yol, Gebze’den başlayıp İzmir’e kadar olan bölümü kapsıyor. Bunun bir kısmı zaten devredeydi, şimdi tamamı devreye girdi. Kilometre olarak çok fazla bir kısaltma söz konusu değil. Ama otoyol imkanları ile süre kısaltması var. Bu da Gebze’den İzmir’e 5 saatlik yolun 3.5 saate inmesi gibi bir anlam taşıyor olabilir. Bilmem, bu yol uçak yolcusunu etkileyecek mi? Buranın kullanımında önemli bir husus, maliyetinin yüksek oluşu. Bu yüksek maliyetli yolu otomobiller ve otobüsler yani yolcu araçları ne ölçüde kullanacak? Ancak şunu belirtmek gerekir ki, kullanan otobüslerin bunun getirdiği maliyet artışını bilet ücretlerine yansıtmaları İstanbul-İzmir arasında en az 15 TL’lik bir otoyol farkı koymaları gerektiğini düşünüyorum. Bu otoyolun sadece İzmir’e kadar olan kısmı değil, İstanbul, Aydın, Bodrum, Marmaris, Bursa, Balıkesir gibi yerlere de cazibe yaratacağını düşünüyorum. Bir başka husus da artık, bu otoyol üzerinden her yere uğrayan otobüs seferleri değil, ekspres seferlerin yapılması gerekir. İstanbul-İzmir seferlerinin yanında, otoyola ek olarak Bursa-İzmir, İstanbul-Balıkesir gibi seferlerin de açılması gerekecek. İsteyen eski yoldan, eski usulde çalışmaya devam edebilir. Bu durumda otoyolun avantajları kullanılmış olmaz.
Beklenen gelişmeler
Başka yerlerde de ulaşımla ilgili yatırımlar devam ediyor. Ancak yazının da konusu olan İstanbul bölgesinde Sabiha Gökçen’in ikinci pisti ile Kuzey Marmara Otoyolu’nun tamamlanması önem taşıyor. Bunlar devreye girince tekrar etkileşim olacak. İstanbul-İzmir Otoyolu’nun yaz döneminde özellikle de Kurban Bayramı öncesinde açılması iyi oldu. Ancak yaz dönemi sonrasında bu yola talep ne kadar olacak? Bu yola talep olmadığında devletin ödemesi gereken fatura büyük olduğunda bir arayış içine girilir mi? Yani İstanbul’da 3’üncü köprüde olduğu gibi bazı araçları, zorunlu olarak yüksek fiyatla yeni otoyollara göndermek gündeme gelebilir mi? Tabii ki gündeme gelecek olursa bu kimleri kapsayacak? Otobüsçülerin İstanbul’daki 3’üncü köprü kullanma zorunluluğuna ilişkin kuralı aşamadığı bir noktada otobüsçülerin yeni yaptırımlarla karşılaşması gibi bir sürpriz yaşanabilir mi? Bunları iyi düşünmemiz lazım. Kuzey Marmara Otoyolu’nun da kapalı olan bölümlerinin de açılmasından sonra bu problemleri yaşama riski bulunuyor. Tabii, bunun üstüne de yeni yapılacak otogarların yerlerini de bu probleme katmak ve buna göre düşünmek gerekiyor. ■