Gün günden ağır geliyor. Her gün bin başka kara haber geliyor, daha bir öncekinin çözümünü bulamamışken. Bir nedeni olmalı bunun. Her ne kadar doğrudan belirleyebileceğimiz ve/veya çözebileceğimiz gibi sorunlar olmasa da bizim de bir şeyler yapmamız gerekiyor.
Şöyle bir bakıyorum da, hemen bütün otobüsçüler eski bayramların anılarına dalmış. Herkes ne kadar dolu, ne kadar güzel, ne kadar hareketli günler yaşadığımızdan, araç ve sefer yetiştirememenin güzel telaşından söz ediyor. Haklılar, avunmak zorundayız. Yapacak bir şey yok.
Sahiden yok mu?
Yapacak çok şey var halbuki. Önce acılardan başlanacak diyor ya şair, önce kendimizden başlayacağız, başlamak zorundayız. Yerinden katılımcı bir birliktelik ile -deyim yerindeyse- sıfırdan başlamalıyız. Türkiye’nin ana ulaşım sistemi olmasına rağmen, otobüsçüler sıfırdan başlamayı bilmez pek. Gerçi büyük çoğunluk sıfırdan bu seviyeye geldiklerini iddia eder, ama hemen hiçbiri yaşamamıştır sıfır seviyesini.
Bu yıl maça 3-0 geriden başladık. Bir yanda ekonomik zorluklar (çok belirleyici, çünkü yolcu taşımacılığı hizmet sektörü olarak vatandaşla birebir yaşıyor, para yoksa, sistem işlemiyor ne yazık ki), bir yanda siyasal sıkıntılar, bir de üstüne tuz biber bu salgın. Kaymağı da önlemler adı altındaki kısıtlamalar. Hükümet yetkilileri, öteden beriye nedense ilk kısıtlamayı hep şehirlerarası yolcu taşımacılığına yapar.
Uçaklara, trenlere, vapurlara kimsenin bir dediği, bir kısıtlaması olmaz. Ama vatandaşı işine, evine, asker ocağına, hastaneye taşıyan otobüsler engellenir. Bu son kapanmada, dikkat ettiniz mi, büyük şehirlerin hemen hepsinde gün boyu trafik sıkışıklığı yaşanıyor. Sokağa çıkma kısıtlaması bunun neresinde? Sokaklar tıklım tıklım. Marketlerde insanlar üst üste. Bazı reyonlar bantlanmış, o kadar. Neyse… bunları sizler de yaşıyorsunuz tekrar etmenin bir yararı yok.
Şimdi maçı çevirmek için ne yapmalıyız, buna kafa yormalı. Futbolun cilvelerindendir, “atamayana atarlar”. Şuursuz saldırı yerine bilinçli davranıp takım oyunu oynamak gerekir. Rakibin (buradaki rakip tabii ki ekonomik kriz, siyasal sorunlar ve covid salgını) ataklarının önünü kesmenin yolu, birbirimize güvenmek, birbirimize destek olmak, birbirimizi kollamaktır. Topu aramızda çevirdikçe rakibin hızını kesebilir, sonra da gol atağına kalkabiliriz.
Bayramlar ve özel günleri yıllardır özlemle bekler, hareketliliğin doruğa çıkmasını isterdik. Mutluluk buydu otobüsçü için. Tatlı yorgunluktu duyulan. Şimdi, tam da bu bayramdan başlayarak alınan kararların, neden uygulanıp uygulan(a)madığının, bizim yapmamız gerekenlerin, üzerimize düşen görevlerin bilinciyle firmalardan başlayarak yerinden katılımcı bir birlikteliğin gücünü göstermeliyiz. Bu koşullar ancak devletin “temel gelir güvencesi” vermesiyle aşılabilir. Otobüsleri yaşatan çalışanlarıysa, önce onları yaşatmalıyız. Yerinden katılımcılık bunu gerektirir.
Bu kararlılıkla bu bayram belki istenilen düzeye ulaşamayız, ama yeni maçlar için kaliteli bir kadro oluştururuz.
Her başlangıç yeni bir bayramdır. Bayramımız kutlu olsun. ■