Filler tepişir çimenler ezilir diye bir sözümüz var; tepede olanların altta kalanlardan haberi olmamasını anlatır. Şimdi sorun bakalım kendinize: Fil kim, çimen kim?
Covid-19 salgınıyla birlikte sadece insanların değil, kurumların hatta devletlerin bile beklentileri, umutları, senaryoları tepetaklak oldu, değişti. Ekonominin zor bir sürece girmesinin etkenlerinden biri de bu. Aslına bakarsanız, ekonomi için çanlar epey öncesinden çalıyordu. Her şey değişince siyasetin dengesi de sarsıldı ister istemez. Beklenmedik durumlar karşısında birçok adım atılmak zorunda kaldı… Bu, fillerin alanında olanlar.
Canı yanan ayağa kalktı, ses çıkardı, çare arandı. Sessiz kalan daha da ezildi. Bilim Kurulu ve hatta Sağlık Bakanının itirazına rağmen AVM’ler açıldı. Çünkü AVM sahipleri ve orada dükkanı olanlar hep bir ağızdan yakındılar. Lobisi olan çevrelerin de sıkıntılarının çözümü için bir şeyler yapıldı.
Ekonomiyle doğrudan ilişkili olduğu için AVM’lere öncelik verildiğini düşünüyorum. Şimdi burada durun ve derin bir nefes alın. Yolcu taşımacılığı ekonomiyle ilişkisiz mi? Bana sorarsanız AVM’lerden daha çok ilişkisi var, hem de doğrudan. Turizm Bakanı, turizmci olduğu için turizme yönelik adımlar atılmasını sağlamaya çalıştı, ancak o da filler arasında “küçük fil”, dolayısıyla sesi çok çık(a)mıyor. Yazlıklar, oteller, plajlar açıldı. İnsanlar oralara neyle gidecekler? Turizmin asıl gücü taşımadır. Bunu kimsenin unutmaması gerekir. İnsanları taşıyamıyorsanız neyin turizmini yapacaksınız?
Filler yukarıda bir sürü sorunla boğuşuyor, salgın sorunu var, ekonomik sorun var, sosyolojik sorun var, eğitim - sağlık - barınma sorunları var. Hepsi de çözüm bekliyor. Aşağıda da çimenler ezilmemek için kendini korumaya çabalıyor. Ses çıkaran, hakkını savunan kazanıyor. Tam da atasözündeki gibi; ağlamayan bebeğe emzik vermiyor kimse.
Havayolu taşımacıları yüzde 50 kapasiteye karşı çıktı ve hak elde etti, diğer başka sektörlerde olduğu gibi. Peki, otobüsçüler ne yapıyor? Niye sesini çıkarmıyor? Yurt sathına yayılmış, yerleşim yerlerinin önde gelen insanları olmalarına rağmen bir türlü kendilerini var edemiyorlar. Hangi sektörde iki federatif güç var başka, otobüsçülerin dışında? Demek ki otobüsçüler bir eli yağda bir eli balda insanlar, sorunları yok, akaryakıt, ÖTV-KDV gibi sıkıntıları yok, otoyol-köprü geçiş ücretlerinden yaka silkmiyorlar. Dolayısıyla da koca otobüsü yarı yolcuyla sefere çıkaracak kadar güçlüler. Ya yolcular? Yolcular gelmezse ne olacak, düşünen var mı? ■