Tüm taşıma sistemlerinde kaza gerçeğiyle karşı karşıyayız. Çeşitli tedbir ve iyileştirmeleri rağmen kazaların olması hala kaçınılmaz gibi… Tabii, bu kazalar da birtakım kayıplar yaratıyor ve çeşitli mağduriyetler getiriyor. Bunlar arasında hem taşımacılar hem de ulaştırma sistemlerinden faydalananlar bulunuyor. Bu mağduriyetlerin veya kazaların sorumluları da mağdurların zararlarını telafi etmekle yükümlü. Bu da yeni mağduriyetler demek. İşte, tüm bu mağduriyetlerin giderici çözümlerden biri olarak sigorta karşımıza çıkıyor.
Zorunlu sigortalar
Tüm araç sahipleri trafik sigortası yaptırmak zorunda. Yolcu taşımacıları, ayrıca taşımacılık ve ferdi kaza koltuk sigortası da yaptırmak mecburiyetinde. Bunların ötesinde isteyenlerin ayrıca zorunlu olmayan sigortalarla kendilerine ek güvence sağlamaları mümkün. Bunun en bilinen şekli de “mal canın yongasıdır” anlayışının ürünü olan kasko sigortası.
Primler el yakıyor
Ne kadar sigorta, o kadar güvence demek; bir de o kadar prim. Özellikle yolcu taşımacıları hem daha çok teminat hem de daha az prim isteğindedirler. Ödemekten şikayetçi oldukları primlerin daha da artacağını düşünmeden ek güvence isterler. Şikâyetçi oldukları primlerin, üstelik de daha fazla teminata rağmen düşmesi mümkün mü? Bunun için sigorta rakamlarına göz atalım.
2013 poliçe verileri
2013 yılında trafik sigortası poliçesi yüzde 2 artmış. 17,9 milyon araçtan 14,1 milyonu bu sigortayı yaptırmış. Motosikletler ile tarımda kullanılan araçların pek büyük ölçüde sigorta yaptırmayı ihmal ettikleri biliniyor. Diğer araçlarda ise sigortalılık oranı hayli yüksek. Geçtiğimiz yılki küçük artışa rağmen taksi, minibüs, kamyon ve motosikletlerin sigorta poliçesi sayısı azalmış. Bunu anlamak mümkün değil. Hemen her gün yollarda olan bu araçların özellikle de taksilerin nasıl sigortasız dolaşabildiklerini anlamak mümkün değil.
2013 prim verileri
2013 yılında trafik sigortasından toplanan prim 4,8 milyar TL olmuş. Bu da bir önceki yıla göre yüzde 38 artışa karşılık geliyor. Bunu da primlerin ortalama yüzde 35 düzeyinde artışı ile açıklamak gerekiyor.
2013’te yapılan hasar ödemesi 4,9 milyar lira olmuş. Bu da bir önceki yıla göre yüzde 26 artış demek.
Primlerin yüzde 35, hasarların yüzde 26 artması, sigortacıların kârı mı olmuş? Kesinlikle hayır! Görüldüğü gibi, hâlâ toplanan prim hasar ödemesini karşılamıyor. Yapılan iyileşme sadece bu sigortadan oluşan zararı azaltmaya yetmiş. Buna rağmen yine de bu sigortada 750 milyon lira zarar oluşmuş. Hesaptan 100 milyon lira çıktığına aldanmayın. Sigortacıların hasar ödeme dışında da masrafları oluyor; kendi harcamaları, acente primleri gibi…
Peki, hâlâ toplanan primlerin hasar ve harcamaları karşılamadığı trafik sigortasında daha az prim ve/veya daha çok teminat mümkün mü? Matematik bunun mümkün olmadığını söylüyor. Derseniz ki ‘zararları pahasına bu olsun’, bu mümkün mü? Belki kanun zoruyla daha çeşitli veya daha çok teminat alınabilir. Bunun sonucunda ticari faaliyet yapan sigortacılar hayır kurumu olmadıklarına göre primlerini artıracaklardır.
Neler yapılabilir?
Prim artışı olmamasının yolu daha az ödeme yapmaktan geçiyor. Burada teminatların artmamasından öteye, hasar ödemesini azaltıcı çözümler gerekiyor. Bunun için de bazı konular gündemde… Bunlardan birincisi; hangi hallerde kimlere ödeme yapılacağının netleştirilmesi. Örneğin, bir kazada kusurlu olan sürücünün yakınlarının, sürücünün vefatından dolayı tazminat alıp alamayacağı… Bunun ödenmemesi hasar ödemesini azaltabilir, ancak burada da mağduriyet doğabilir. Önemli olan kuralın netleştirilmesi ve herkese eşit uygulama yapılmasıdır. İkinci bir husus da; kişilere yapılacak ödeme miktarının hesabındaki farklılıklar. Bir uzmanlığın bulunmadığı bu konuda, çeşitli alanlardan seçilen bilirkişiler farklı tazminat hesapları yapıyorlar. Yine bu da gereksiz prim ödemesi anlamına gelebileceği gibi esas olarak farklı muamele yaratmasıyla dikkat çekiyor. Ayrıca sigorta pimlerinden devlete ve Trafik Garanti Fonu hesabına aktarılan paralar söz konusu. Bunların da kaldırılması, en azından azaltılması, primlerin yükselmesini engelleyebilir. Bütün bunlar da ilgili alanlarda iyileştirici düzenlemeler yapılmasını gerektiriyor. Bunun sonucu adil faydalanma ve belki de hasar ödemesi ile prim azalması olabilir.
Hâl böyleyken Hazine Müsteşarlığı, prim şikâyetlerini de dikkate alarak sigortacılardan primlerin düşürülmesini istemiş. Bu mümkün mü? Görünüşte hayli zor gibi duruyor. Buna rağmen primleri azaltacak bir sonuç, zordaki taşımacılara küçük bir nefes aldırabilir.
İhtiyari sigorta da var
Bir de her zamanki sözümü tekrarlamak istiyorum: Kazalardan ve teminat yetersizliklerinden şikâyetçi olanlar herkesi artan zorunluluğa tabi tutmak yerine, kendileri için ihtiyari çözüm arayabilirler. Ortak zorunlu çözümler iyi ile kötüyü aynı kaba koyarken ihtiyari çözümler sadece ihtiyaç duyanlara uygulanıyor; sadece onara nimetse nimet, külfetse külfet getiriyor. Adil olan da bu değil mi?
Not: Sigorta konusunda Hürriyet köşe yazarı Noyan Doğan’dan çok faydalanıyorum. Bu yazımı da büyük ölçüde onun bir yazısından yararlanarak hazırladım. Herkese de takip etmesini tavsiye ederim. ■