Yeni yılın bu ilk yazısında taşımacılarla ilgili farklı gündem konuları üzerinde kısa kısa durmak istiyorum.
Kriz ortamı
Ülkemiz, yurtdışında da yurtiçinde de çok normal günler geçirmiyor. Bunun taşımalara da, olumsuzluk ve zorlukları olacağı kesin. Bu zorluklar, taşımaların daha güç yapılabilmesi ve hatta azalması olarak karşımıza çıkacak. Burada, krizin uluslararası boyutu nedeniyle uluslararası taşımaların daha çok etkileneceği akla gelebilir. Uluslararası taşımalarda, kriz bölgelerinde yolcu taşımacılığının sadece komşu ülkelerle sınırlı olması nedeni ile bunun zararlarına katlanılabilir, ancak yük taşımacılığının daha olumsuz etkileneceğini söylemek mümkün. Bu anlamda hem Rusya hem Irak ve Suriye gibi ülkelere yapılan taşımalar azalıp zorlaşacak hem de buralardan transit geçilerek yapılan taşımalarda aynı etkilerden zarar görecek. Tabii ki buralarda taşımaların çok azalması da söz konusu.
Maliyetin artması etkiler
Uluslararası taşımacıların bir öte ülkeye giderken güzergah değişikliği yapması ihtimali var ki, bu da maliyetleri çokça artırabilecek. Yurtiçi taşımalara gelince; bunların daha az etkileneceğini söylemek mümkün. Yolcu taşımacılığında, özellikle Güneydoğu bölgesinin etkileneceğini söyleyebiliriz. Ancak uzun vadede bakıldığında durum bununla sınırlı değil. Tarifeli taşımaların çok fazla etkilenmeyeceğini söylemek mümkün olabilir ama önümüzdeki yaz döneminde turizm taşımacılığının, turizmin azalmasına bağlı olarak, önemli zorluklar yaşama ihtimali bulunmaktadır. Bu da turizm taşımacıları arasından risk oluşturuyor.
Trafik sigortası
Trafik sigortası ile ilgili gündem hep yoğun oluyor. Yıl sonu itibari ile sigortacıların trafik sigortasında zarar ettikleri ve prim artışının gündeme gelebileceği belirtiliyor. Tabii ki onların maliyetlerini oluşturan, kazaların fazlalığı, sigorta imkanının kötüye kullanımı… Bunlar karşılığında sigortacıların primlerini artırmaları da zorunluluk gibi görülüyor. Ancak uygulamada olan tavan ücret nedeni ile bazı taşıtların primlerinin artırılması da mümkün değil. Bu durumda daha az prim ödeyen, tavanın altında kalan, yani daha iyi taşıma yapan, daha iyi taşıt kullanan diğer taşımacıların bundan zarar görmesi söz konusu olacak. Yani kötülerin uğruna iyiler bir kat daha cezalandırılacak. Kabul etmek mümkün değil. Bu durumu birtakım lobiler, kötüleri koruyacak hak uğruna yarattılar.
Serbest piyasaya göre…
Bazı sektör mensupları sigortada primlerin düşürülebileceğini iddia ederler ve devlete müracaat ederler. Bunlar, eskide kaldı. Artık, sigortacılıkta da serbest piyasa geçerli ve çok sayıda sigorta şirketi de birbiriyle rekabet halinde. Eğer bu sigorta şirketlerinin rekabet etmediğini düşünüyorsanız, rekabet kurumuna başvurur, şikayetçi olursunuz, ortak hareket ettikleri iddiasıyla. Ama böyle bir iddianız yoksa bu yüksek primlere katlanmak zorunda kalacaksınız. Bu da kötüleri korumanın bir sonucu. Bu arada düşük primlerle bu işin kurtarılabileceğini düşünen fikir sahipleri, bu fikirlerini sigorta şirketlerine anlatsınlar… Ya da kendileri trafik sigortası veya taşıt sigortalarında faaliyet gösterecek bir sigorta şirketi kurarak hem para kazansınlar hem de taşıt sahiplerine hizmet etsinler. Tabii ki böyle bir şey sadece hayal.
Trafik kural ihlalleri
Geçtiğimiz hafta trafik kural ihlalleri ile ilgili iki önemli konu gündemde yer aldı. Bunlardan birincisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin başlattığı taralı alan uygulaması. Bilindiği gibi artık trafik kural ihlalleri elektronik ortamda tespit edilip cezalandırılabiliyor. Bunlar, hız ihlali, şerit ihlali, park ihlali gibi trafik suçları olabiliyor. Yeşil ışık yansa bile yolunuza devam ettiğinizde, biraz sonra ışığınız kırmızıya döndüğünde siz o alanı terk edip diğer yöndeki trafiğin akışını engelleyecekseniz, yolunuza devam etmemeniz gerekiyor yeşil ışığa rağmen. Bu, trafik mevzuatında yazılı. Bu alandaki tartışmaları sona erdirmek için girilmesi yasak alanı İstanbul Büyükşehir Belediyesi özel olarak işaretliyor. Bu alanda yakalandığınızda suçunuz tartışmasız oluyor. Bunu zaten görüntülerle de tespit ediyorlar. Bunun şaşılacak pek bir tarafı yok. Trafik düzeninin bir gereği.
Hız cezaları
İkinci konu hız cezaları. Geçtiğimiz hafta, özellikle Karadeniz Bölgesi’nde bazı kişilerin bir günde çok fazla sayıda hız ihlal cezası aldığı şikayetleri yapıldı. Bunun üzerinde düşünmek gerekir. Bir kişi İstanbul’dan Ankara’ya seyahati sırasında sürekli olarak trafik mevzuatının müsaade ettiği hız limitlerinin üzerinde gidiyorsa, bu ‘bir’ ihlal midir yoksa ‘çok’ ihlal midir? Örneğin bu kişi yolda 5 defa yakalansa, bunların 5’i ayrı ayrı cezalandırılmalı mıdır; yoksa bir seyahatte bir ceza mı olmalıdır? Ben burada, hız ihlalinin ayrı ayrı cezalandırılması fikrindeyim. Çünkü insan bir süre ihlal yapabilir bu bir ceza olabilir ama devamlı yapıyorsanız, bunu ‘bir’ ihlal olarak görmek mümkün değildir. Her radara yakalandığında bunun ayrı ayrı cezalandırılmasında şaşılacak bir şey olmamalıdır. Ancak bunun aksi örnekler de var, özellikle taşıma mevzuatında.
Hız ihlali çok ihlaldir
Örneğin taşıma mevzuatında, aynı ihlalden ötürü, 24 saat içinde iki ceza kesilemeyeceği yazılıdır. Çünkü sefere çıkmış bir otobüste kusur, anında giderilip düzeltilemez. Yani o kusur seyahat süresince devam eder; kusur ertesi gün giderilebilir ancak. Bu durumda bu kişiye seyahat sırasında birden fazla ceza yazılamaması normaldir ve taşıma mevzuatındaki cezaların pek çoğunda bu husus belirtilmiştir. Ama hız ve benzeri ihlallerde, bunu söylemek mümkün değildir. Hız ihlalinin her yapılışında ayrı ayrı cezalandırılması gerekir. Bunda da şaşılacak bir şey olmamalıdır. ■