Otobüsçülerin öteden beri var olan telif ödememe veya az/istediği kadar telif ödeme arzuları yine gündemde. Bir göz atalım…
İnsanların ücret ödemeden faydalanmaya alıştıkları mal ve hizmetlerin bir gün ücretli olmasına tepki göstermesi ve ücretsiz faydalanma hakları olduğunu düşünmesi hep rastlanan bir durumdur.
Futbol örneği…
Yıllar önce futbol maçları TRT tarafından kulüplere ücret ödemeden yayınlanır, ücretsiz izlenirdi. Bir gün, bir kulüp yayın için TRT’den para istedi. Tabii, alamadı. Alamayınca da maçını yayınlatmadı. Bundan etkilenen TRT ve izleyicileri bu kulübe karşı ortak cephe aldı. “Vay, efendim, bu bir habermiş… TRT’nin yayın görevi ve hakkı varmış da niye ücretle yayınlanacakmış.”
Dedim ki, maçın sonucu, golleri kimin attığı vs. haberdir de maçın kendisi bir gösteridir. Nasıl ki bu gösteriyi statta para vererek izliyorsanız ve buna itiraz etmiyorsanız, yayınına da para ödemeyi kabul edeceksiniz. Herkes ne kadar saçma düşündüğümü anlatmaya çalıştı. Ben de sustum, ama düşüncem değişmemişti. Şimdi, milli maçın bile paralı yayınlanmasına itiraz eden neredeyse yok.
Tıpkı maç gibi…
Bir konseri canlı izlemek nasıl ücrete tabiyse, bunu cansız izlemek de ücrete tabi olabilir. Bir başkasına ait sahipli mal ve hizmetlerden nasıl ücret ödeyerek faydalanıyorsanız, telifli müzik, film ve edebi eserlerde de ücret ödemek zorundasınız. Bunun istisnası, eser sahibinin para istememesi veya birisinin hayrına toptan ödeme yapıp diğerlerine ücretsiz sunması olabilir.
İstememe hakkı yok
Devlete vergi ödemeyi, akaryakıta yüksek ücret ödemeyi çok mu istiyoruz? İstemesek de oluyor. Aldığımız bir eşyaya, yiyeceğe, hizmete karşı “para ödemek istemiyorum” diyemiyorsanız, birilerinin eserlerinden faydalanmaya da para ödemek istemiyorum diyemezsiniz. Sahibinin rızası dışında bir şeyden ücretsiz faydalanma nasıl ‘hırsızlık’ olarak adlandırılıyorsa, eserlerden ücretsiz faydalanma da öyledir.
Kanun yanlış mı?
Müzik ve diğer eser türü hizmetlere ücret ödenmesi kanuni bir zorunluluk. Öyle bir kanun olmamalı, ücretsiz faydalanılmalı diyebiliyor musunuz? Öyle düşünüyorsanız, bu kanun çıkarken neredeydiniz? Belli bir yaşın üstündekiler bu kanun çıkarken gündemi takip etmişlerdir… “Vaktiyle sustuk, ama yanlış” diyorsanız AYM’ye iptal davası açarsınız, olmazsa AİHM’ye gidersiniz. Tabii, ücret ödememeyi neyle açıklayacağınızı düşünün. Açıklamanız yoksa susunuz, yoksa hava alırsınız.
Bir örnek daha…
Elektrik üzerinden TRT’ye para ödüyoruz. Niye? Elektrik tüketmek TRT’yi izlemek anlamına mı gelir? İzlemeyen niye ödesin? İzleyen tespit edilsin ve ondan direkt alınsın. Bu kadar saçma olmasına rağmen bunu bile ödemeye devam ediyoruz. İtiraz eden de sınırlı.
Ödeme miktarı
2015 yılında bir otobüs için 1.157 TL müzik telif ücreti isteniyor; gün başına 315 kuruş gibi… 45 koltuğa bölerseniz, koltuk başına günde 6-7 kuruş düşer. Bir koltuğu günde ortalama iki yolcu kullansa yolcu başına 3-3,5 kuruş… Bir koltuğun günlük kazancının on binde 6-7’si demek oluyor. Bir başka bakışla otobüsün bir günlük net kazancını telife ödüyorsunuz.
İstenen ödemenin miktarı tabii ki tartışılabilir, ama bunu “devlet düşük olarak belirlesin” diyemezsiniz. Kendi aldığı vergiler dışında neyin ücretini devlet belirliyor ki bunu belirlesin. Pahalı bulduğumuz mal ve hizmetleri almıyoruz, o kadar. Burada da aynı şey geçerli değil mi? Üstelik müzik mutlak zorunlu bir ihtiyaç da değil.
Tarifelerin dili…
Tarifelerde karayolu yolcu taşımacılığına yönelik üç kategori var: Şehirlerarası otobüs, belediye otobüsü-metrobüs ve taksi. Turizm otobüsü, halk otobüsü, kentiçi minibüs, şehirlerarası otomobil, kısa mesafeli otobüs (D4) ne olacak? B3 ve D3’ler kapsam içi mi, dışı mı? Niye bu tarifeler hazırlanırken konu uzmanlarıyla UDH Bakanlığı mensuplarıyla konuşulmaz ki?
Taşıt büyüklüğü
Şoför dahil 10 koltuk ve üstü tüm taşıtlar otobüs. Artık minibüs diye ayrı bir taşıt olmayıp bu da otobüsün içinde. Peki, 10 koltuklu taşıt ile 50 koltuklu taşıtın aynı ücreti ödemesi adil mi? Deniz taşımacılığında telif ücreti belirli bir büyüklük için belirlenmiş… Bunu aşan koltuk başına yıllık 8-9 TL ek ücret alınıyor. Bu sistem niye otobüslerde yok? En azından minibüs ve diğer otobüsler şeklinde veya 25 koltuk üstü ve altı otobüsler şeklinde bir ayrım daha adil olurdu.
Açık/kapalı yayın
Otobüsler için 2015 ücreti açık yayın için belirlenmiş. Kapalı devre yayın için ayrıca fark isteniyor. 2016’da ise ücret toplam olarak belirlenmiş olup kapalı devresi olmayanlara yüzde 30 indirim yapılacak. Bilindiği üzere Bakanlıktan belgeli A1, A2, B1, B2, B3, D1, D2, D3 ve D4 gibi tüm yolcu taşıtlarında açık ses yayını yasak. Sadece kapalı devre yayın imkanı var. Dolayısıyla bunlarda yüzde 30 indirim hali olmamalı. Yoksa kurala aykırılığa indirim olmuş olur. Kapalı devresi olmayanlar açık sistemi de sökerse hem kurala uygun olurlar hem de hiç ücret ödemezler. Sadece kapalı devre yayın için bu ücreti ödemek veya ödememek herkesin kendi tercihi.
Terminaller
250 metrekareye kadar terminaller için 2016’da 4.627 TL telif var. İlave her metrekare için de 10,63 TL ödenecek. Sistem iyi de bu neyin alanı? Kapalı alan mı, açık alanlar dahil mi? Arsa alanı mı, binanın taban alanı mı, kullanım alanı mı? En önemlisi terminalin genel alanları mı, firmaların kendi yerleri mi? Özellikle otogar türünden olanlarda açık alanlara ücret ödenecek mi? Kapalı alanları firmalar ayrı mı ödeyecek? Firmaların kendi özel terminalleri de bu kapsamda mı?
Son sözler…
Kimse bir hizmete para ödememek isteme hakkına sahip değil. Kanundaki zorunluklara uymakla yükümlü. Ücreti beğenmeyen bu hizmeti almaz, olur biter. Buna rağmen, bu hizmetin bedeli pazarlık konusu yapılabilir, ancak bu pazarlığın ötesinde veya öncesinde “benim dediğim olmazsa ödemem” tavrında haklılık yoktur. Karşı taraf da yapıcı olup daha ödenebilir rakamlarla -en azından geçiş döneminde- yetinirse iyi olur. Bir de hiç olmazsa tarifelerini iyi hazırlasınlar. ■