Gündelik dilde hepimizin “trafik sigortası” deyiverdiği Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının genel şartlarında önemli değişiklikler yapıldı. Buna ilişkin olarak uzun süredir sigorta kapsamındaki araç onarımlarında orijinal parça veya eşdeğer (muadil) parça kullanılması tartışmaları sürüyordu. Bu tartışma basına da yansıyordu… Bunun ötesinde Karayolları Trafik Kanununda yapılan düzenlemelerden bir tanesi de bu sigortayı etkiliyordu. Bunlara bakınca, bu değişiklik hiç de sürpriz değil. Ancak geniş olan değişiklikler önümüzdeki günlerde detaylarıyla tartışılmaya devam edecek.
Sigortacı bakış açısı
Sigortacılar gerek maddi tazminatlar gerekse bedeni tazminatlar yoluyla sigorta kapsamında önemli miktarda ödemeler yapıyorlar. Bu da onarım giderlerini arttırdığı gibi zararlarına da yol açıyordu. Bu nedenle gider azaltıcı bakış açısıyla çözüm istediler. Ancak burada sanki sabit olan gelirlere karşı giderleri azaltıp zararı önlemek veya kârı arttırmak gibi düşünülüyor… Oysa gelirler de sabit değil. Bilindiği gibi artık zorunlu sigorta primleri de serbest piyasada belirleniyor. Bu nedenle zararı önlemek veya kârı arttırmak için prim artışı düşünülebilirdi. Bazı sigortacıların “mevcut rekabet ortamında bunu yapmak kolay değil, uzaktan akıl vermek kolay” dediklerini duyar gibiyim. Peki, sigorta kapsamı içindeki giderler azaltıldığında gelirler sabit kalacak mı? Yani serbest piyasadaki rekabet, primleri düşürmeyecek mi?
Sigortalı bakış açısı
Bilindiği gibi trafik sigortası, bu sigortayı yaptıranların üçüncü, yani diğer kişilere verecekleri maddi ve bedeni zararları tazmin etmeye yarıyor. Yani zarar verdiğiniz kişinin tedavisini karşılayacaksınız veya aracının zararını gidereceksiniz. Öyleyse, bu hizmetin yüksek standartta olmasına ve yüksek prim ödemeye niye istekli olayım denilebilir. Bu yüzden, daha az tazminat ödemesi yoluyla prim azaltmak cazip gelebilir. Halbuki zarar veren siz olabileceğiniz gibi, zarar gören de siz olabilirsiniz. Bu durumda aracınız iyi onarılmayabilir, sakatlık ve ölüm halinde ihtiyaçlarınız karşılanmayabilir. Yine bilinmesi gerekir ki başkasına vereceğiniz bir zararda onun tazminat talebi sigortayla sınırlı olmak zorunda değil. Tazminatın sigortayı aşan kısmını eninde sonunda siz ödeyeceksiniz.
Sigortacılık evrenseldir
Sigortacılık, bizim ülkemizde ve kısa bir süre önce bulunmuş bir çözüm yöntemi değil. Çok eski dönemlerden beri pek çok ülkede kullanılıyor, geliştiriliyor. Pek çok sigorta şirketi uluslararası nitelikte. Bu nedenle, bunun kurallarını çok esnetmek ve bunu ulusal gerekçelerle savunmak pek mümkün değil.
Yine şunu unutmamak gerekir: Her yerde olduğu gibi sigortacılıkta da “ne ka ekmek, o ka köfte”. Bazıları, aynı primlerle daha yüksek teminat alma peşinde. Bunun için de devletin düzenleme yapma gücünü devreye sokmaya çalışıyorlar. Halbuki eklenen her hizmetin bedeli, prim olarak dönecektir. Kimsenin serbest piyasa düzeninde “şu hizmeti ver, ama primi arttırma” deme imkanı yoktur. Bu durum kabul edilerek yıllar önce primler serbest piyasaya bırakılmadı mı?
Hukuk da evrenseldir
Daha fazla tazminat ödemekten kurtulmak isteyenlerin birinci yolu, sigorta kapsamını arttırmaktır. Bunun sonuç vermediği görülünce, ikinci olarak tazminat taleplerinin sınırlandırılması mümkünse, bu taleplerin sigorta limitlerinde tutulması istenir. Halbuki bir kişinin tazminat talebi uğradığı zararla orantılı olup mahkemece belirlenir. Bunun önceden sınırlandırılması hiçbir gerekçeyle mümkün değildir. Keza sınırlandırma anlamına gelebilecek hesap yöntemleri de aynı nedenlerle kabul edilemezler. Zararların hesap yöntemi de yine belirlidir ve evrenseldir. Daha fazla tazminat ödenen genç profesör için “ben ondan daha yüksek bilet bedeli almadım ki, niye yüksek tazminat ödeyeyim” anlayışı tamamen boş laftır. Ödenecek tazminatın bırakınız bilet bedelini, biletli olma ile de ilgisi yoktur. Yoldaki bir insana zarar verip tazminat ödemeniz gibi.
Çözüm yok değil…
Ağır tazminatlardan korunmanın ilk yolu, daha güvenli taşımacılık yapmaktır. Şüphesiz ki bu yazıyı okuyan kişinin özenli davranması, daha az kaza yapıp daha az tazminat ödemesine yetmez, ancak böyle bir durumla karşılaşma olasılığını azaltır.
Sorunların sigorta yoluyla çözümünde veya hafifletilmesinde mevcut sigortaları olamayacak yerlere zorlamak yerine, ihtiyaçlara uygun zorunlu olmayan (ihtiyari) sigorta yaptırmak her zaman mümkün ve bana göre akıllıcadır. Zaten bilinçli taşımacılar bu yolu kullanıyorlar. Buna yapılacak ödemeyi bir zarar olarak görüyorsanız, sigortanın mantığını anlamamışsınız demektir. Sigorta, sadece buna ihtiyaç duymayacak kadar zengin olanlar için gerekli değildir.
Yeni genel şartlarla ilgili düzenlemelerin detaylı analizlerini ileriki dönemlerde sürdüreceğiz. ■