Geçtiğimiz hafta içinde meydana gelen ve/veya medyaya yansıyan taşımalarla ilgili bazı konular üzerinde durmak istiyorum: Sigorta, hafif ticari araç satışı ve vergiler gibi…
Trafik Sigortası değişiklikleri
Yolcu taşıyan ticari araçlar için ayrıca iki çeşit zorunlu sigorta olmakla birlikte tüm taşıtlar için ortak olan zorunlu sigorta; Karayolu Trafik Kanunu Mali Sorumluluk Sigortası resmi adlı Trafik Sigortası. Bu sigorta özel-ticari, yolcu-yük tüm taşıtlar için geçerli. Zaten hususi kamyonetler dışında yük taşıtlarının ticari olmayanı yok. Trafik Sigortası, özel otomobiller ile tüm yük taşıtları için tek zorunlu sigorta.
Daha önceki yıllarda diğerleri gibi bu sigortanın da primleri serbest bırakıldı. Sadece illere göre zorunlu artırım veya indirimler serbest değildi. Ana tarife serbest olunca, bunun da serbest olması gerekirdi ve nihayet bu yıl oldu. Ayrıca bu sigortanın önümüzdeki yıllarda sağlayacağı teminatlar da şimdiden açıklandı. Artık sigortacılar gelecek yıl ne teminat vereceklerini de şimdiden bilip ona göre prim hesaplayabiliyorlar.
Primler arttı mı?
Trafik Sigortası primlerinin çok arttığı şikayetleri çokça yapıldı. Buna önemli diyeceklerim var. Öncelikle belirteyim ki benim de özel aracım var ve o da Trafik Sigortasına tabi. Şüphesiz ki sigortasını yaptırdım. Zaten çevremdekiler benim kurallara elimden geldiğince uyduğumu bilirler. Hemen belirteyim ki benim primim hiç artmadı. Tabii ki bu yıl artan teminata göre primim artacaktı, ama kazasızlık yılım arttığı için indirimim de arttığından sonuçta prim artışı yaşamadım. Hatta çok küçük bir azalma bile oldu.
Kimlerin primi arttı?
Her sigortacı kendi primini uyguluyor. Eğer siz ‘kazıkçı’ sigortacıya giderseniz fazla prim ödersiniz. Sigortacılar tarifelerini duyuruyorlar, araştırıp uygununu bulun. Bunun ötesinde esas belirleyici olan sizin güvenli taşıma yapmanız. Siz çok fazla kaza yapıp sigortadan çok fazla teminat alıyorsanız, yani sigortacıya fazla yük oluyorsanız, tabii ki sigortacı da sizin priminizi arttıracaktır.
Bu ayrım doğal
İyi ile kötünün ayrılması kadar doğal bir şey olamaz. İyi araç kullanan niye eskisi gibi güvensiz araç kullanan ile aynı primi ödesin? Yan yana duran, birbirinin aynısı iki tezgahta parça üretimi yapanlar ürettikleri malı tek bir kapta mı toplamalı yoksa ayrı ayrı mı? Tabii ki tembel olup az üretim yapan ortak kabı savunur ki diğerinin başarısına ortak olsun. Diğeri ise haklı olarak tersini ister. Zaten buna göre teşvikli parça başı ücret sistemleri doğar. Sigortada da güvenliği düşük olanların yüksek primli olması normal. Aksi olabilseydi, hepimiz eşit primlerle birbirimizin sorumluluklarına ortak olurduk, ama olamıyor.
Uzun yol konusu…
Araçların sahiplerine göre daha fazla yol kat etmesi, riskli bölge ve yollarda kullanılması söz konusudur. Bu kapsamda ticari araçlar hususilere göre çok fazla kilometre yapar. Ne kadar dikkat edilse de daha çok kazaya karışılması söz konusu olur. Böyle olunca da ticari araçların primlerinin yüksek olması normaldir. Hiç kimse onların sorumluluğuna özel araç sahiplerinin de katılmasını beklemesin.
Hafif ticari araç satışları
Gazetelerde hafif ticari araç satışını azaltan konular yer aldı. Bunlardan biri K belgesi istenmesi… Adı üstünde bu araçlar hafif de olsalar ticari. Böyle olunca da belgeye kayıtlı olmaları doğal. Bunu bir külfet olarak sunmamak lazım. Esnaf odasına kayıt, maliyeye kayıt nasıl zorunlu ise bu da öyle… Artık bu tartışma bitmeli. Bu arada alışılmış ifadesiyle ‘hafif ticari’ olarak kabul edilen araçları hususi olarak alıp ‘hafif hususi’ olarak belgesiz kullanmak mümkün.
K belgesi ücretleri…
Gazetede K belge ücretlerinin artması da satışı azaltan unsur olarak belirtiliyor. Tüm belgelerin ücretlerinin Vergi Usul Kanunu hükümlerince güncellenmesi dışında hemen hiçbir belgenin ücretinde artış yapılmadı. Sadece kamyonet türü araçlar için K belgesi alımında önceden önemli ücret indirimi yapıldı. Bu indirimden faydalanamayanlar için normal ücret fazla gelmiş olabilir. Bu indirimin de sonsuza kadar sürmesi beklenemez.
Kamyon-kamyonet konusu…
Yolcu taşımacılığında büyük araç otobüs, küçük araç ise otomobildir. Bunların belgeleri de farklıdır. Yük taşımacılığında ise büyük araç kamyon, küçük araç ise kamyonettir. Ne yazık ki belge ayrımı yapılmayarak hepsi K belgesine bağlanmıştır. Böyle olunca da belge alım şartları ve ücretler aynı olmakta. Bu açık haksızlığı gidermek için kamyonetlere belge ücreti dahil çeşitli alanlarda kolaylıklar sağlanıyor. Keşke belgeleri farklı olsaydı da ne haksızlık ne de çözüm söz konusu olsaydı. Bakmayın siz bazılarının belge çeşitliliğinden şikayet etmesine… Belge çeşitliliği, belge alana değil idareye yük getirir, gerisi demagoji. Bunun üzerinde ayrıca duracağım.
Diğer konular…
Basında hafif ticari araçlara ilişkin bazı konular daha yer alıyor. Bunlardan birisi, bu taşıtların çok fazla denetleniyor olması iddiası. Bu araçları ‘fazla denetlemeyin’ mi diyelim? Eksiği, kusuru olmayan denetimden korkmaz. Keşke tüm araçlar daha fazla denetlenebilse.
Bir başka konu da bu araçların bazı köprü ve yolları kullanamaması şikayeti. Yük taşıma araçlarına kapalı olan yol, tabii ki yük taşıtı olarak tescilli kamyonetlerce de kullanılamayacaktır. Bundan doğal bir şey olamaz. Eğer bu köprüden geçmek istiyorsanız, bu araçların bazı markalarda var olan ‘yolcu taşıtı’ yani otomobil versiyonlarını seçmelisiniz. Tabii, bu durumda verginiz de biraz artabilir. Ya serden ya yardan… Hem karnım tok olsun hem de ekmeğim bütün kalsın diyemezsiniz. ■