Büyük önem taşıdığına inandığım otobüs kazalarına ilişkin olarak geçen hafta görüşlerimi paylaşmıştım. Ancak İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu’nun açıklamaları bu konuda yazı yazmamı ve bu konu üzerinde durmamı gerektirdi. Önce genel duruma bakalım.
İyileşme var
Ülkemizde yıldan yıla araç sayıları artıyor. Bu araç sayılarına da bağlı olarak yollardaki seyirlerin de arttığını söyleyebiliriz. Buna rağmen Bakanın açıklamaları, bize kazalarda ve kayıplarda azalmalar olduğunu gösteriyor. Bu durum memnuniyet verici, ama yetmez. Bunun bir de analizi gerekir.
Kaza nedenleri
Bakanın açıklamalarında kaza unsurlarının payları belirtilmiş, yolun payları, araçların payları ve insanların payı olarak belirtilmiş. Acaba bu kaza unsurlarından hangisinde iyileşme meydana geldi de bu kazalar azaldı?
Yol ve araçlardaki durum
Bakanın yaptığı açıklamada yolların yüzde 0,8 araçların yüzde 0,5 olmak üzere zaten küçük payları bulunuyor. Araçlarda durumun iyi olduğunu, ülkemizde iyi araçların kullanıldığını biliyoruz. Bu nedenle payın küçük olması bizleri şaşırtmadı. Bu küçük kusurun bakım hatalarından kaynaklanabileceğini düşünüyorum. Yollara gelince, yollarda da gelişmeler oldu. Üstelik bu kusurların kısmen de olsa sürücülerin dikkati ile kapatılması her zaman vardır. Buna rağmen bölünmüş yolların kazaların azalmasında olumlu etkisi olduğu da bir gerçektir.
Sürücü durumu
Kazalarda insan kusurunun yüzde 98,4 olduğu bilgisi açıklamalarda yer alıyor. Bunun yüzde 8,5’inin yayalarda olduğunu görüyoruz. Geriye kalan ana kusur grubu ise yüzde 89,9 ise sürücülerde. Özellikle otobüsçüler kendileri dışında unsurlara yükü atmayı sıkça yapıyorlar. Artık bu gerçekleri kabul etmek gerekiyor. Sürücünün önemini kimsenin reddetmesi mümkün değil. Bir kötünün iyileşmesi için önce kötü olduğunun, kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Burada komplekse kapılmaya gerek yok. Yüzde 89,9 tüm sürücülere ait bir rakam. Bunun içinde ticari araç sürücüleri olduğu gibi çok sayıda hususi araç sürücüsü de var. Bunlara ilişkin ayrı ayrı istatistikler olmadığı için özel bir yorum şimdilik yapamıyoruz. Keza ticari araçlar içinde yolcu ve yük taşıtları da var. Bunların da paylarını ayrı ayrı bilemiyoruz. Ancak işin sürücülerde kilitlendiğini biliyoruz. Peki, kazalar azalırken sürücüler iyileşti mi de kazalar azaldı? Ben sürücülerde büyük bir iyileşme olduğu fikrinde değilim. Ancak diğer imkanlardaki iyileşmeler yanında özellikle de yapılan denetimlerin sürücüleri daha dikkatli kılmış olabileceğini düşünüyorum.
Denetimlerde artış
Bakan Soylu, açıklamalarında denetimlerin arttırıldığını söylüyor. Bu denetimlerin otobüslerde yoğunlaştığı bilgisi de var. Başkalarının canını ticari amaçlarla taşıyan otobüslerin daha fazla göz önünde olması, daha fazla denetim konusu olması da gayet doğal. Buna bir alınganlık yapılmaması gerekir. Bizim daha önce sözünü ettiğimiz gibi, sadece belgeler üzerinden otobüslerin çıkış noktalarında yapılan denetimler yeterli olamaz. Üstelik bu denetimler sadece tarifeli taşıma yapan otobüsleri kapsayabilir. Halbuki otobüslerin büyük bir çoğunluğu tarifesiz taşımalarda kullanılıyor. Bu nedenle yol denetimlerinin önemli olduğunu belirtiyoruz. Üstelik otobüs firması sahiplerinin yollarda sürücülerini denetleme imkanları sınırlıdır. Her ne kadar iyi bir sürücüyü sefere göndermeye çalışsalar da yollardaki durumu tam bilemezler. Yollarda yapılan denetimlerin bu anlamda onların yerine polis tarafından onların şoförlerinin denetlendiği anlamında yorumlanmasında fayda vardır. Yollarda, farklı noktalarda, sürpriz bir şekilde yapılacak denetimler her an dikkati gerektirir. Buralarda şüphesiz ki, öncelikle aracın ve sürücünün belgelerine bakılacaktır. Ancak sadece belgeler yetmez. Belgeler varlığının ötesinde, bir şeyleri gösterdiğinde daha anlamlı olurlar. Bunun için de örneğin sürücünün yaptığı hızlar, sürücünün çalışma durumu gibi hususlar çok önemlidir. Yine sürücünün o aradaki durumunun gözle görülüp, gerektiğinde trafikten men edilmesi veya dinlenmesi türünden tedbirlerinde uygun olacağı kanısını taşıyorum.
Artacak imkanlar
Bakan, hem yeni alınacak polislerden önemli bir kısmının, hem de trafik tescil ve sicil işlemlerin başka bir yere devri ile bu görevden ayrılacak polislerden de önemli bir kısmın trafik görevlerinde kullanılacağını belirtmiş. Bunlar önemli. Burada ayrı bir konu var. Bakan pasaport ve ehliyet işlemlerinin 2 Nisan’dan itibaren devredildiğini belirtiyor. Tabii, burada ne kadar polis açığa çıkacak bunu bilmiyoruz, ama önemli bir miktarda polisin açığa çıkacağını öngörebiliriz. İşte bu polislerden bir kısmının trafiğe de ayrılmasıyla daha fazla denetim yapma imkanının ortaya çıkacağını düşünüyorum. Bunun ötesinde, bu işin önemini belirtmek isterim. Bazı polisler sahada ağır şartlarda görev yaparken, bazılarının büro işlemlerinde kullanılması pek adaletli durum değildi. Şimdi artık büro işlemlerinin önemli bir kısmının diğer kurumlara nakli hem sahada polis imkanı yaratacak hem de polisler arasında daha adil bir durumun doğmasına yol açacak.
Konumuz insan
Belirttiğimiz gibi sürücüler ve yayalar üzerinde duracağız, insanı değiştireceğiz; bu çok önemli ve zor bir konu. Bazıları sık sık sürücü eğitimlerinden bahsederler. Ben sürücülere neyin eğitiminin verileceğini anlamakta, çoğunlukla zorluk çekerim. Bazı sürüş tekniklerinin ve yeniliklerinin öğretilmesi yerinde olsa da sürücülerin eksikliği bilgisizlik değil; bence daha çok mesleğin gereklerini yapmamaları, dikkatli olmamaları, profesyonel davranmamalarıdır. Bu nedenle insanı değiştirmek, daha dikkatli kılmak gerekir. Bu da zor bir projedir. Bu anlamda belirlenmiş olan sloganı çok beğendim ve yazımın başlığı yaptım. Son olarak şunu da belirteyim: Daha önce otobüsçülerin kazalara ilişkin görüşlerinin alındığını biliyorum. 12 Nisan’da yeni bir toplantı ile yine onların görüşlerinin alınacak olmasını öğrenmekten mutlu oldum. Umarım ki otobüsçüler de kendilerine sunulan bu fırsatı iyi değerlendirirler. Oradaki bilgilendirmeler üzerine konuşmak yerine, önceden hazırlanıp konu üzerinde düşünürlerse ve hazırlıklı olarak oraya giderlerse daha çok memnun olacaklarını düşünüyorum. Hepsine kolaylıklar diliyorum. ■