Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı 6 Haziran 2017 tarihinde ‘D2 ve B2 Yetki Belgeleriyle Yapılan Turizm Taşımaları’ konulu bir genelge yayınladı. Aslında yeni bir düzenleme olmayıp, geçtiğimiz yıl yayınlanan aynı konulu genelgenin geçerlilik tarihlerini değiştirerek bu yıl da uygulanmasını sağlayan bir düzenleme.
Turizm taşımalarının hangi belgelerle yapılacağına ilişkin daha önce çeşitli defalar yazılar hazırlamama rağmen turizm taşımacılarının buna aykırı görüşlerinin sürmesi nedeniyle konuyu bir kez daha ele alacağım.
Turizm taşımacılarının iddiası
Bakanlıktan B2 veya D2 yetki belgesi almış bazı turizm taşımacıları ve onların mesleki sivil toplum örgütleri; bu belgeler ile ülkenin her noktasında turizm taşımacılığı yapabileceklerini, bazı belediyelerin alanlarındaki turizm taşımaları için ayrıca belge istemelerinin yanlışlık, haksızlık ve hukuksuzluk olduğunu ısrarla iddia ederler. Ben de bunun yanlışlığını söyleyip yazıyorum.
Taşıma Kanunu ne diyor?
Karayolu Taşıma Kanunu ülkenin tamamındaki yolcu ve yük taşımalarının düzenleme amaç ve iddiası ile hazırlandı. Kapsam maddesi de bunu gösteriyor. Sadece il içi ve belediye alanı içi gibi bazı taşımaların Bakanlık isterse Yönetmelik ile yerel idarelere bırakılabileceğini belirtiyor.
Taşıma Yönetmeliği ne diyor?
Taşıma Yönetmeliği de benzer düşünce ve iddia ile hazırlandı. Sadece Kanunun kendisine verdiği yetkilerden yolcu ile ilgili olanlarını yerel idarelere bıraktı. Buna göre de belgelerin kapsam alanları değişti. D1 gibi tarifeli belgeler sadece şehirlerarası taşıma yapabilirken D2 gibi turizm taşıma belgeleri tüm yurtiçinde geçerli oldu.
Belediye mevzuatı
5393 sayılı Belediye Kanunu belediyelere yolcu taşımacılığı ile ilgili önemli haklar veriyor. Aynı hususlar daha geniş olarak 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nda da yer alıyor. Üstelik bu konudaki yetkiyi UKOME’ye veriyor. Bunları gören belediyeler Taşıma Kanunu’nun kendisine vermediği hakları kendi kanunları nedeniyle kullanmak istediler.
Sonuçta ne oldu?
İki kanun birbiriyle çelişince ne olur? Hangi kanun diğerini döver? Taşıma Kanunu hepsinden üstün müdür? Eski olan belediye kanunları daha mı önceliklidir? Süren bu gibi tartışmalar sonrasında UDH Bakanlığı adı geçen belediye kanunlarındaki hükümlerin saklı olduğunu Karayolu Taşıma Yönetmeliği’ne ekleyerek, işin içinden çıktı. Peki bunun anlamı ne?
Saklı olan haklar
Bakanlık buna ilişkin bir açıklama yapmamakla birlikte belediye sınırları içindeki yolcu taşımalarında belediyelerin hak ve yetkilerini kabul etmiş oldu. Tabii büyükşehirler için biraz daha fazlası. Artık büyükşehirlerdeki tüm yolcu taşımalarına ilişkin yetkiler bu belediyelerin UKOME’lerince kullanılıyor. Buna servis taşımaları, turizm taşımaları, sosyal etkinlik taşımaları dahil. Bir de bu belediyelerin artık tüm il sınırlarında geçerli olduğunu unutmayalım. İşin özü büyükşehir belediyesi sınırları içindeki turizm taşımaları ancak bu belediyelerden alınacak özel izin belgeleriyle yapılabilecek. Benim bu iddiam veya düşüncem doğru mu?
Bakanlık genelgesi
UDH Bakanlığı geçtiğimiz yıl yayınladığı genelge ile İstanbul, Antalya, Aydın, Muğla ve İzmir illerinde D2 ve B2 belgeleriyle turizm taşımacılığı yapılmasına 15 Kasım 2016’ya kadar izin verdi. Bu yıl da aynı izin 15 Kasım 2017’ye kadar uzatıldı.
Genelgenin anlamı
Bakanlık kendi belgelerinin büyükşehirlerde geçerli olmadığını kabul edip bazı mevzuattan aldığı yetkiyle geçici olarak kendi belgelerinin geçerli olacağını açıkladı. Demek ki, kendi belgeleri normalde buralarda geçmiyormuş. Bu beş il dışında hala da geçmiyor. Bu 5 ilde de geçici olarak kullanılabilecek.
Somut sonuç
Demek ki, turizm taşımacılarının bu konudaki iddiaları yersiz. Kendimi övmek olarak kabul etmeyin ama benim yorumlarım doğrulanmış oluyor. Bundan sonra artık, “ bizim bakanlıktan belgelerimiz var, belediyeye ne oluyor” demeyin. İsterseniz deyin. Bir faydası olmaz. Dolayısıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin uygulaması hukuki . Antalya veya diğer büyükşehir belediyelerinin bu haklarını kullanmayıp Bakanlık belgelerine teslim olması İstanbul’un yaptığının yanlışlığının ispatı olarak sunulamaz. İlla bir alkış gerekliyse bu haklarını kullanan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne.
Çözüm kanunda
Bazılarının “ama senin iddian yani ayrı belge istenmesi bize yük getiriyor” dediğini duyar gibiyim. Ben kanundaki durumu söyledim, İstanbul Büyükşehir Belediyesi de kanunu uyguluyor. Kanunu uygulamak eleştirilebilir mi? Kanuna aykırılığın daha iyi olduğu savunulabilir mi? Eğer kanunlarda yer alan mevcut durumdan rahatsızsanız bunun çözümü kanunların uygulanmamasını istemek olamaz. Siz isteyebilirseniz de işe yaramaz. Çözüm ancak kanunların sizin doğru bulduğunuz yönde değiştirilmesiyle sağlanır. Tabii bu da kendiliğinden olmaz. Çalışılması ve haklılığın kabul ettirilmesi gerekir. Benim tavsiyem mevcut mevzuatın yanlış uygulanmasını istemek yerine kanun değişikliği için çalışılmasıdır.
Kanun değişikliği
Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğü Karayolu Taşıma Yönetmeliği değişikliği sonrasında sıranın Taşıma Kanunu değişikliğine geleceğini söylüyor. Bu bir fırsat olabilir. Bu ve diğer konulardaki değişiklik talepleri için Bakanlığın çağrısını beklemeden şimdiden işe koyulmak gerekir. Bu arada belirteyim ki, bu yazının konusu olan husus sadece Taşıma Kanunu değişikliği ile çözülemez. Belediye kanunlarında da değişiklik şart. Yeri gelmişken belirteyim sınırları belli olmayan Taşıma Kanunu ile Trafik Kanunu’nun birlikte ele alınması önce sınırları çizilerek birlikte yenilenmesi çok yerinde olur.
Tüm taşımacılara ve çalışanlarına, onların daha iyi şartlarda taşıma yapmasına hizmet eden kamu görevlilerine ve tüm okuyucularıma iyi bayramlar diliyorum. ■