Başta otobüsçüler olmak üzere tüm karayolu taşımacılarının en çok şikayet ettikleri konu yüksek akaryakıt maliyetleridir. Tabii, bu maliyet tüketilen akaryakıtın miktarı ve akaryakıt birim fiyatından oluşuyor.
Akaryakıt tüketimi…
Tüketilen akaryakıt miktarı motor teknolojisinin ve aracın kullanım koşullarına bağlı bir konu olduğundan pek tartışma konusu yapılmaz. Aslında farklı araç ve motor markaları ile teknolojileri aracın bakım, yükleme ve kullanım koşulları tüketimi etkiler. Keza aracın otomatik vitesli olup olmaması da önemli. Benim bildiğim kadarıyla otomatik vites otomobillerde yakıt tüketimini arttırırken ağır vasıtalarda tasarruf sağlıyor. Tabii, bu tasarruf da aracın ve otomatik şanzıman düzeninin yapım ve teknolojisine göre değişiyor.
Biz, bu yazıda, akaryakıt birim fiyatı üzerinde duracağız, ama taşımacılar tüketilen akaryakıt miktarı üzerinde de durmalı, yani akaryakıtın verimli kullanma yollarını aramalıdırlar. Bir de tarifeli taşımacılar aynı miktardaki yolcuyu daha az seferle taşıyarak tasarrufa yönelmelidirler. Ayrıca yolcu ve yük durumuna uygun kapasiteli araç seçmek de önemlidir. Ancak tarifeli taşımacılıkta 25 koltuk altı taşıt yasak. Bunun biraz üzerindeki taşıtlar da şehirlerarasında az kullanılıyor. Olanlar da büyük kapasiteli taşıtın öne ve yana doğru aralarının genişletilmesiyle rahatlık amaçlı kapasitesi daraltılmış araçlar şeklinde karşımıza çıkıyor ki, pek de akaryakıt tasarrufu söz konusu değil.
Akaryakıt fiyatı…
Bunda iki ana kalem var. Birisi, petrolün alımı, rafineriye taşınması, işlenmesi, bayilere nakli ve kârlardan oluşan özel sektör boyutu. Bunlar büyük ölçüde serbest piyasaya ve rekabete tabi olduğu için keyfilik az denebilir. Kimse daha ucuzu varken daha pahalı petrol ithal etmez. Buna rağmen akaryakıt dağıtıcılarının pek de rekabet halinde olmadıkları aralarındaki farkların 1-2 kuruşu geçmemesinden bellidir.
Gelelim devlete
Devlet akaryakıttan iki türlü vergi alıyor. Birisi, bazı mallara özgü ÖTV, diğeri de genelde olan KDV. Geneldeki bu KDV’nin değişik oranları var ve akaryakıt yüksek orana tabi: yüzde 18. KDV’nin tanımı gereği diğer tüm maliyetlerin toplamına bu oran uygulanıyor. Yani KDV öncesi satış fiyatı 100 TL ise 18 TL KDV ile birlikte satış fiyatı 118 TL oluyor.
ÖTV ise yüzdelik değil sabit bir rakam. Eğer değişmediyse, litre başına benzinde 2,1765 TL, motorindeyse 1,5945 TL. Tabii, bu ÖTV maliyete eklendiği için ayrıca KDV’ye de neden oluyor. Bunlara yüzde 18 KDV uygularsanız; benzinde 40 kuruş ÖTV’nin KDV’siyle 2,57 TL ve motorinde 28 kuruş ÖTV’nin KDV’siyle 1,88 TL kadar ÖTV’ye bağlı maliyet var.
ÖTV’nin bir anlamı
Üretici, petrolü bedava verse, gemiler bedava taşısa, rafineriler bedava işlese, ana bayiler bunu istasyona taşıyanlar ve istasyon işletmecileri hiç para almasalar bile benzin en az 2,57 TL’ye, motorin de en az 1,88 TL’ye satılmak zorunda. Yani bunlar taban fiyat. Sebebi de ÖTV.
ÖTV’nin KDV’si
Başka bir çözüm üretemeyenler zaman zaman ÖTV’nin KDV’si olmaz diyerek ucuzluk arayışına girerler. Bu doğru olsa benzinde 40 kuruş, motorindeyse 28 kuruş ucuzluk sağlanacaktır. ÖTV’nin KDV’si tabii ki olur da olmadığını düşünsek bile niyet önemli. Benzine getirilen 2,17 kuruş ÖTV’nin 40 kuruş KDV’siyle birlikte 2,57 TL gelir elde etmeyi planlayan irade ya da idare; KDV’siz ÖTV’yi 2,57 TL ilan etse ne diyeceksiniz? Keza 1,59 TL olan motorin ÖTV’sini de 28 kuruş KDV ile birlikte doğrudan 1,88 TL ilan etse ne değişecek?
ÖTV’nin diğer anlamı…
Bilindiği gibi bazı mallar ÖTV’den muaf. Bazen de ÖTV’li malın bazı kullanımları ÖTV’den muaf. Akaryakıt kullanımları da böyle. Denizcilikte ve havacılıkta kullanılan akaryakıtta ÖTV yok. ÖTV artsa da bunlar olumsuz etkilenmiyor, hatta bu durumda karayoluna karşı avantajları artıyor. Keza yurtdışı taşıma yapan bazı karayolcular da bu vergi avantajından faydalandıkları için ÖTV artışından, hatta akaryakıt fiyatlarından pek şikayetçi olmazlar.
ÖTV dışı maliyetler
Burada ana kalem petrol alım fiyatı. Petrol ucuzlarsa ÖTV dışı maliyetler de düşüyor, artınca da artıyor. Petrol fiyatına bağlı bu maliyetler de petrolün Dolar olarak alım fiyatına, yani varil fiyatına ve Doların TL olarak fiyatına göre değişiyor. Bunlardan petrolün Dolar olarak fiyatı ÖTV ödemeyen akaryakıt kullanıcıları dahil herkesi ilgilendiriyor. Dolar fiyatının artışına bağlı maliyet artışı ise gelirleri Dolar cinsi olan taşımacıları pek fazla rahatsız etmiyor. Bunlar da daha çok yurtdışı taşımacılar oluyor. Yolcu veya yük taşımacısı havayolu veya denizyolu dahil bu artış yurtiçi taşımacıları çok ilgilendiriyor.
Katmerli artış
Şu anda Dolar artışını sürdürüyor, nereye kadar gideceği belli değil. Keza 50 Doların altına bile inen petrol varil fiyatı da yavaş yavaş artarak 60 Dolar düzeyine ulaştı. Bu iki hafif artışın bile akaryakıt fiyatlarına yansıması can yakıyor. Ya bu artışlar sürerse? Ben, bir hesap yaptım: Döviz değerlenmese bile petrolün varil fiyatı eskisi gibi 110 Doların üzerine çıkarsa iç piyasada benzin 6 TL’yi, motorin de 5,50 TL’yi bulacak. Buna bir de dövizin artışını eklerseniz işler iyice zorlaşacak. Bu arada 110 Dolarlık petrol varil fiyatı yurtiçi taşımacılar yanında ÖTV ödemeyen havayolu ve denizyolu taşımacılarını da zorlayacak. Buna ÖTV ödemelerini ve döviz artışlarını eklediğimizde özellikle iç piyasadaki gümbürtüyü siz seyredin! ■